15

1.2K 65 61
                                    

"Adamı öldürecektin Gabriela!"

"Gebersin!" Diye tısladığımda sesimdeki tını nefret ve iğrentiydi. "Pislik, tacizci, sapık herif!" Diye eklediğimde bir şey demeden beni izlemeye devam etti.

Ne mi olmuştu? Tam bir kargaşa. Kafasına geçirdiğim şişeyle kanlar içerisinde yere düşerek bayılan adamı görüp üzerime yürüyen kişiyi yumruklayan Antony olmuştu. Ondan sonra ise Pedri, Alejandro ve birkaç kişi daha karışmıştı ortaya.

Pişman mıydım? Evet. Çünkü adam yere düştükten sonra onu yumruklayamamıştım, o kanlar az bile akmıştı.

Polisin olaya karışmasıyla ünlü, futbolcu demeden birkaç kişi doluşmuştu karakola.

Onca kargaşaya rağmen bir daha yapar mıydım? Kesinlikle.

Hepimiz köşedeki koltuklara yerleşmiş sıra sıra ifademizi almalarını bekliyorduk, bir de ben Pedri'ye dayanmaya çalışıyordum. Tekrar yerimize oturduğumuzda sağ tarafımda duran Betty'nin elini tuttum ve üzerine geçirdiğim ceketin önünü kapattım. "İyi misin?"

Başını salladı onaylarcasına. İnanmıyordum fakat üstelemedim.

"Onunla dans mı ediyordun?" Ve diğer yanımda ise Pedri oturuyordu. Şaka değildi artık ona gerçekten katlanamıyordum.

"Evet." Dedim Antony'den kastettiğini anlayarak. "Ve gerçekten iyi öpüşüyor."

"Benden de iyi mi? İmkansız. Bir kere ben çok iyiyim. O da iyidir de az iyidir. Ben daha iyiyim."

"Panik yapma, senden daha iyiydi." Üzerimde gezinen bakışları sanki dediğim şeyin doğruluğunu ölçmek istiyordu. Omuz silktim.

"Yalancı." Ayağa kalktığımda uzun bir of çekmiştim.

"Yeter valla, yoksa bir şişede senin başında patlatacağım."

"Tehdit resmen!" Köşede içilip bırakılmış soda şişesini alıp üzerine yürüdüğümde sesini yükselterek kaçtı benden.

Gözlerim Antony'i bulduğunda kalkmış ve yanıma adımlayıp elimdeki şişeyi almıştı. Ona karşı çıkmadan şişeyi çöpe atmasını izledim. Sonra ise bana döndüp çenemi tuttu usulca.

"Başına iş açacaksın," dedi gözlerime bakarak, omuz silktim.

"Daha ne kadar açabilirim, adamın kafasına beş dikiş atılmış." Hafifçe gülümsedi.

"Haklıydın."

"Zaten," kolları yavaşça belimi bulduğunda geri çekilmek istemiştim. Fakat ben çekilemeden Pedri gelmiş ve Antony'i arkasından tutup kendine çevirdiği gibi yumruk geçirmişti.

Büyüyen gözlerimle ona ne yaptığını sorduğumda, Alejandro kalkmış ve onu sertçe ittirmişti. Garnacho ile aynı anda eğilip Antony'e baktığımızda niye burada oturduğunu bile bilmediğim Marcus kalkmış ve Pedri'ye bir yumruk atmıştı.

Gerisi ise ikinci kargaşaydı.

Babam gelene kadar ki arayı bağırışmalar içerisinde geçirdi polisler, babam geldiğinde ise üçüncü kargaşa.

Ben hep dertli bir evlat olmuştum onun için, Betty ise benden sonra rahatlamasını sağlamıştı çünkü çok itaatkardı.

Ben ona sürekli karşı çıkardım fakat ona rağmen gönderdiği her kursa gitmiştim. Şimdi ise iki kızının da karakola düşmesi onun için utanç kaynağı olmanın yanında beklenmedik bir şeydi. Birde yanlarında tuttukları takımın genç yıldızı varsa.

Buraları geçeceğim çünkü benim bile anlatamayacağım şekilde hızlı gelişti, babam sinirle gelip bana ne olduğunu sorduğunda Elizabeth babama söylemem için beni dürtmüştü fakat her şeyi anlatıp üzerine o adamdan şikayetçi olmuştuk. Babam kolları uzun biri olduğu için birkaç sene yatacağı kesindi.

Şimdi ise evin salonunda bir yanıma Betty diğer yanımda Pedri oturmuş, annem Betty'i köşeye çekip sarılıp destek olana kadar babamdan azar yiyorduk.

Araya annem girdiğinde hepimize son kez umutsuzca bakıp odasına geçip uyuyacağını söylemişti ve şu an Pedri'yle yalnız oturuyorduk.

Hiçbir şey demeden oturuyorduk. Ben ona baktım, o bana baktı.

"Bana neden söylemedin?" Diye sordu sessizliği bozarak.

"Çünkü bana bağırmakla meşguldün." Resmen adama sebepsizce vurduğumu düşünmüştü. Hayır oradan cinayete teşebbüs edebilecek birine mi benziyordum anlamıyordum.

"Özür dilerim." Usulca baktım gözlerine, benden çok sık özür dilemezdi ama borcu çoktu. Omuz silkmekle yetindim ve yine birkaç dakika sessiz kaldık.

"Gabriela..."

"Pedri?"

"Antony'den hoşlanıyor musun?" Onunla öpüşmüş ve tensel temasa izin vermiştim evet, çünkü çekici biriydi ve ben yalnız biriyim.

"Hayır," dedim kısaca. "Neden?" Sonra aklıma yeni geldiği için hızla döndüm ona.

"Neden ona vurdun? Zaten karakoldayız, üstelik konu Elizabeth. Bir de senin saçmalıklarınla uğraşmak zorunda kaldım." Hızlı konuşmamın sonunda donakalmama neden olup dudaklarıma küçük bir öpücük kondurdu.

Çatılan kaşlarım ile hızlıca ondan uzaklaştım.

"Sakın, Pedri. Sakın bana yaklaşma, beni öpme, bana dokunma. Mümkünse İspanya'ya dön."

"Deniyorum Gabriela, denemediğimi mi sanıyorsun? Benden ayrıldığından beri bir gece olsun seni düşünmemeye çalıştım, olmadı, olmuyor..."

Sırtını geriye yaslamış avizeye dikmişti bakışlarını. İtirafına şaşırmamıştım çünkü inanmıyordum. Uzun zamandır bu adamın söylediği hiçbir şey gerçek gibi gelmiyordu bana.

"Yalan söyleme." Onun gözleri hala tavandayken ben ona bakmayı sürdürüyordum. "Beni sevmiyordun, itiraf et. Bana soğuk davranıyordun, eskisi kadar sevgi dolu bakmıyordun. Ben beni aldatmandan bile korktum en son Pedri. Sonrada dayanamayıp ayrıldım senle, tepkini hatırlıyor musun? Tamam. Ne için olduğunu bile sormadın sen. Ne kadar üzüldüğümü görmedin, beni hep görmezden geldin." Sinirli değildim, ona olan sinirim ve öfkem çoktan geçmişti çünkü artık onun hakkında hiçbir şey düşünmüyordum. Biri için hiçbir şey olmak biraz zordu, bunun için çabalamanız gerekti. Pedri'de bütün çabasını buna harcamıştı. İlişkimizi ayakta tutmak yerine karmaşık bir hale bürünüp benim için hiçbir şey olmuştu. Bunu başarmıştı.

"Tüm ilgimi futbola verdiğim bir dönemdi, iyi olmaya çalışıyordum. İdman üzerine idman yapıyordum, eve yorgun geliyordum. Kimseye tahammülüm kalmamıştı."

"Bana bile mi?" Gözlerime baktı sadece, cevabımı almama yetmişti bu.

"Zaten bu yüzden yürütemedik ya Pedri, kimse yerine koydun beni, dinlenmek için yanıma gelmedin, gün içinde bir mesaj bile atmadın. Evde yüzüme bakmamaya başladın. Ayrıldığım içinde sürekli yüzüme vurup durdun, her şey benim suçummuş gibi davrandın. Ne oldu? Pişman oldun mu?"

"Şu an bu seviyedeysem," dedi bana doğru döndüğünde. "O zaman kendimi her şeyden mahrum ettiğim için, senden bile. Yani bir daha olsa yapmam demeyeceğim çünkü yapardım. Futbolda ilerlemek için yapardım." Belki futbol sevmememin nedeni buydu.

Kucağımdaki ellerimin birini tuttu, "Ama dayanamıyorum Gabriela, seni başkasıyla görmeye dayanamıyorum, benden uzak olmana dayanamıyorum, ben nefret etmene dayanamıyorum." Sesi zaten güzeldi fakat mükemmel aksanıyla iki katına çıkmıştı.

"Ben dayandım." Dedim elimi onunkinden ayırıp, ayaklandığımda.

"Beni dayanmak zorunda bıraktın, şimdi sıra sende."

"Gabriela lütfen yapma, zorlaştırma." Omuz silktim ona üsten bir bakış attığımda.

"Zorlaştırıyorum, istersen vazgeçebilirsin." Bir şey demesini beklemeden ayrıldım oradan, eğer gerçekten dediği gibiyse katlanırdı. Değilse... Sanırım yine üzülen taraf ben olacaktım.
___

me gusta la moto me gustas tu

ölüyorum sanırım






karmaşık | pedriWhere stories live. Discover now