"Yağız'a söz vermem de iyi olmadı. Nikah bir an aklımdan çıktı ama, ne zamandır da kardeşimi görmeyince, o da öyle özlediğini söyleyince. Of ne bileyim ya."

Saçlarımı geriye doğru yatırırken Yusuf sinirle geriye yatırdığım saçlarımı okşadı. "Şöyle yapalım," diyerek bütün vücuduyla bana doğru döndüğünde aynı şekilde bağdaş kurarak karşısına oturdum. "Pazar nikah, büyük ihtimal cafe çalışmaz zaten. Yarın akşam işten sonra Erzurum'a geçeriz. Cumartesi gece döneriz, düğün Pazar yedide. Her türlü yetişmiş oluruz, sadece biraz yorulacağız."

"Sen anlatırken yoruldum."

Yusuf gülerek burnumu iki parmağının arasına sıkıştırdı.

"Bir de yaşaman lazım."

"Olur, böyle yapalım." Derken kendimi geriye doğru bırakarak yatağa yayıldım.

Odada duyulan sesle yanımdaki adamın kalktığını hissettiğimde kafamı kaldırarak ona bakındım. Aynanın üzerinde duran telefonunu cevaplarken geniş sırtı bana dönüktü. İstemsizce incelerken sayılı bir kaç benini gördüm. Bel gamzeleri gözlerimi kısarak onlara bakmama neden olacak şekilde dururken, en sonunda kalçasında durdum. Şortun üzerinden oldukça sıkı duran kalçalarıyla ayakta durmaya devam ederken, kollarını refleksle hareket ettirerek karşısındaki adama cevap vermeye devam etmişti. Kumral teni loş ışığın altında bir heykel gibi dikilmesine yol açarken, bu görüntü tenimin yanmasına sebep oluyordu. Ensemden vücuduma yayılan ısıyı hissediyordum.

Yusuf bir kaç cümle daha kurup telefonu kapatarak bana doğru döndü. Bakışlarımız yarı yolda birbirini bulurken bir kaç saniye öylece bana karşılık verdi. Ardından kendime gelerek saçlarımı geriye yatırıp tekrar kendimi yatağa bıraktığımda, onun tarafının da hafifçe çöktüğünü hissettim. Herhangi bir şekilde bana doğru yaklaşmadığında gözlerimi hafifçe açarak kafamı yavaş hareketlerle yana çevirdim. Kahverengi gözleri anında bana karşılık verdiğinde geri durmayarak ona bakmaya devam ettim.

"Artık anlıyor gibisin." Kollarını iki yana bırakmış bir bacağını diğerinin üzerine atmış şekilde gözlerime bakarken tekrar araladı dudaklarını. "Şortunla, yarım atletinle evde gezerken nasıl hissettiğimi?"

Kurduğu cümlelerin sonunda ağırca yutkunurken kollarını iki yana açarak, "Kokunu bulaştırsana bana." Dediğinde gülümsedim. Üzerimdeki çarşafı ayaklarımla iterek kollarının arasına girdiğimde teninden vuran sıcaklığı bütün hücrelerimde hissediyordum. Bir kolunu yukarı sıyrılmış atletimin açıkta bıraktığı belime sararken, diğerini beline sardığım kolumun üzerinde gezdiriyordu. Huzur bu muydu bilmiyorum ama çok güzel hissettiriyordu.

"En sevdiğin renk?"

"Nereden çıktı şimdi bu?" Diye sorarken nefes alış verişi uykumun gelmesine neden olmuştu.

"Sevişelim demişim gibi bir tepki verdin."

Başımı hızla kaldırıp gülen suratına baktığımda eğildi ve yanağıma sulu bir öpücük bıraktı. "Sevdiğim kadın hakkında bir şeyler öğrenmek istiyorum," derken yüzümü tekrar göğsüne yasladım. Yüzümdeki gülümseme gittikçe büyürken, "Bu gece cevap verir misin?" Diye yeniledi.

O an aklıma gelen şeyle göğsünden kalktığımda kolları boşluğa düştü.

"Üç deyince, ikimizde aynı anda cevap verelim. Olur mu?"

Yusuf bir kaç saniye yüzümde oluşan heyecana baktıktan sonra kollarını belime sarıp bedenimi uyluklarının üzerine oturttu ve kollarını az önceki gibi belime sarmaya devam etti.

VİSAL/TAMAMLANDIМесто, где живут истории. Откройте их для себя