9.Bölüm

4.5K 277 75
                                    

Selam, biz geldikkkk.

Nasılsınız, ben harikayım ve size bayram hediyenizi getirmiş bulunmaktayımm.

Bayramınız kutlu olsun, gözlerinizden öperim 💖

.

....

🎵 Deniz Seki- Bu Sevda Bu Şehre Sığmaz

İnsanların hafızası bellek gibiydi, bazı şeyleri ne kadar silmek istersen beyninde o kadar fazla yer ediyordu. Unutamıyordunuz, belki de unutmak istemiyordunuz. Ama bir şekilde peşinizi bırakmıyordu o anılar işte.

Silmek istediğimdeyse bir süre sonra bunun için uğraşmaktan o kadar yorulmuştum ki, kendim karşısında ilk diz çöküşüm bundandı.

Bilecek ve acı çekecek yaşa gelmiştim, o an bunun hatırlamaktan daha ağrılı bir şey olduğunu öğrendim. 

2014 Kasım Ayı - Mihri'nin Annesi Melek Saraç'ın Ölümünden 10 Ay Sonra.

Aylar geçmişti, isterse seneler geçsindi o kız yine de bununla nasıl baş edeceğini bilmiyordu.

"Bir gün bilecek miyim, bir gün gerçekten buna alışacabilecek miyim?" diye kendi kendine defalarca konuşurdu geceleri. Nasıl baş edeceğini bilmek veya buna alışmak ona göre o zamanlarda güçlülük kavramıydı.

Bilirsen güçlüydün, alışırsan üstesinden gelmiştin.

Kasım'ın bu kadar soğuk geçeceğini asla tahmin etmiyordu. Diğer senelerde bu kadar soğuk muydu? Ya da şöyle sormalıydı. Onu üşüten annesizlik miydi yoksa Kasım mı?

Artık eve gittiğinde annesinin yaptığı sıcacık yemekten yiyip ardından onu ısıtacak olan kalörifer yerine annesine sokulup hayaller kuramayacaktı. Anlamıştı, Kasım ondan bu kadar soğuktu.

Bir kaç gündür olduğu gibi bugün de bardaktan boşalır gibi düşüyordu damlalar karanlık gökyüzünden. Gök gürültüsünün arada çıkardığı kokutucu uğultamasıyla, kızın ürkmüş gözleri anlık da olsa etrafta geziniyordu. Korkuyordu.

Yıldırım son bir kaç günde onu bu yağmurdan almaya geldiği için hasta düşmüştü ve evindeydi. En son sabah erkenden kalkıp gitmeden yanına uğramıştı ve iyi olmasını dileyerek işe gitmişti.

Evet, annesinin vefatının üzerinden henüz on ay geçmişti fakat bir buçuk ay önce on sekiz olmuştu Mihri.

6 Eylül.

Annesini on yedisinde bırakmıştı da, kendisini on sekizine zor atmıştı sanki. Büyük bir binanın en yüksek katından atar gibi atmıştı, kanı zemini boyarken o canavarın tek derdi, o kızın hâlâ ayakta durması gerektiğiydi.

Daha fazla kanatmak için miydi? Zaten on sekizine bütün kanını bırakarak girmemiş miydi? Bu neyin düşmanlığı ve nefretiydi?

Okulu bitmişti, üniversite sınavına hazırlanması gerekiyordu, yaşıtları bunu yapıyordu tek dertleri buydu fakat Mihri'nin 3 yaşında ki kardeşine bakması gerekiyordu.

Hayali vardı, hep çizmek istiyordu. Elinde bir kalem ve önünde bembeyaz bir sayfa olsun, zihni hiç susmasın, kenarda en sevdiği şarkılar çalsın, o hep çizsin istiyordu. Fakat ablaydı. Kardeşinin sığınacağı tek yerdi, ona annesinin eksikliğini hissettirmeden o canavar gibi olmasına izin vermeyecek ve en güzel şekilde büyütecekti.

VİSAL/TAMAMLANDIOù les histoires vivent. Découvrez maintenant