10- yorgunum ve ağrılar

1.6K 116 98
                                    

"Senin bana nasip olman şahsi hayatımın en değer biçilmez talihidir."

*

Haziran 2025

Karanlık bir tünelde ilerlemeyi andırıyordu Altay'la ilişkimiz. Önümü göremiyor ve bu sebeple korkuyor olsam da ne tünelde ilerleyebiliyordum ne de bana yolun sonunda vadedilen ışıktan vazgeçebiliyordum.

Kafamın içinde dönüp duran düşüncelerin başrolüydü her daim. Ve bu, o tünelde yürümekten bile yorucuydu çoğu zaman. Aklımın bir köşesinde onu yaşatmak, onun için yaşayan Kerem'i de yaşatmaktı çünkü ve ben unutmaya hiç olmadığı kadar ihtiyaç duyuyordum.

Hiç olmazsa temiz bir sayfamız olmalıydı ama zihnim anılarımızın da kurunun yanında yanan yaş gibi yanmasına karşıydı. Haklı da sayılırdı aslında, bana yaşattığı kötü şeylerin yanında yaşattığı iyi şeyler de vardı.

İlk aşkım değildi belki ama son olmasını isteyecek kadar çok sevmiştim onu. Ona sarılınca hissettiğim huzura bütün hayatım boyunca talip olmak istemiştim, tıpkı onunla bir ömüre olacağım gibi. Fakat hayat mutluluktan ibaret olan bir masal değildi ve her güzel şeyin bir sonu vardı, ama iyi ama kötü. Biz hangi tarafyaydık henüz bilmiyordum.

Altay'ın ısrarları üzerine bu geceyi onun evinde geçirme kararı alınınca eve dönememiş ve burada kalmıştım. Arabalar tekrar garaja girerken kapı ağzında bekleyen Altay'a öldürücü olduğunu düşündüğüm bir bakış attım. Bunu yakalamış olan yüzünde gülümseme belirince yanıma adımlayıp kulağıma eğildi ve fısıltıyla konuştu.

"Bizi özleme zahmetinden kurtarmam gerekiyordu."

Nefesi boynuma çarpıp bir sıcaklığa sebep oldu bu soğuğun ortasında. Yutkunup stabil tutmaya çalıştığım yüzümle ona dönüp gözlerimi kısarak konuştum. "Harbi şerefsizsin." dediğimde dudak büzerek bakışlarını önüne çevirdi. "Orası tartışılır tabii,"

"Abi, buzu bulamıyorum dolapta."

Arda'nın Ferdi'nin muhtemelen şişmiş olan burnu için buz arayışları konuşmamızı bölünce üstüme meyleden bedenini de alıp içeri girdi. Arkasından göz devirmekle yetindim.

Bana özle dediğinde arayıp sormadan üç gün geçmişken ona özle dediğimde hala yanıbaşındaydım. Bu biraz da olsa sinir bozucu sayılırdı.

"Kero, gel hadi geçelim. Donacaksın orada." diyerek dikkatimi üstüne çekti Halil. Ona döndüğümde Cenk ve İsmail'e beraber kapıda olduğunu görünce yanlarına adımladım. İçeri girip kapıyı kapattıktan sonra hırkalarımızı ve montlarımızı geri askıya asmış, içeri geçmiştik.

Diğerleri salona geçerken ben mutfağa gitmiştim. Ferdi sandalyelerden birine oturmuş buruna buz tutan Arda'ya inleyerek karşılık verirken Altay da hemen karşılarında tezgaha yaslanmış, kollarını önünde bağlı halde onları izliyordu.

"Yavrum yavaş, olan burnu mu da sen alma benden." diye sitem eden Ferdi'ye güldüğümde üçünün de dikkati bana dönmüştü.

"Gülme lan at yarrağı," diye bana hitaben konuşunca Ferdi, Altay araya girdi. "Sen bir düzgün konuş önce,"

"Psikolojik baskı kurma bana lan, hepinizi dava ederim." Ferdi'ye gülerken aynı anda içeri girmiş ve Altay'ın yanına geçmiştim. Altay onaylamazca başını sağa sola sallayıp göz devirirken Ferdi'nin bağırışı dikkatimizi onlara çekmişti.

"Yavrum, Allah aşkına sen sadece top oyna," diyen Ferdi Arda'nın elinden kaçıp sandalyeden kalktı. "Ee bir yerinde durmuyorsun ki, kurt mu var götünde anlamadım. Sonra hata yapan ben oluyorum." Alındığını belli edecek şekilde konuşan Arda, buzu masaya adeta fırlatarak ellerini yıkamak için musluğun karşına geldi.

seni bana küstürenler •alker•Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang