4- son bakış

2K 181 76
                                    


Haziran 2025

Altay'la yollarımızın tekrar kesişmesinin üstünden bir hafta geçmişti. Ve ben o bir hafta içinde sürekli olarak kaçmaya devam etmiştim. Birkaç kez daha yapılan planlı yemeklere katılmamış, eğlence mekanlarına gitmemiş ve evde saklanmakla meşgul olmuştum. Ferdi defalarca kez arayıp evimi yakmakla tehdit ettiğinde bile yaptığım yatağımda yorganımın altına girip uyuklamaktı.

İkinci haftaya girdiğimiz gün artık bununla devam edemeyeceğimin farkına vardığım için erkenden güne başladım. Bir duş alıp rahatladıktan sonra güzel bir kahvaltıyla ödüllendirmiştim kendimi. Bugün kendim için bir şeyler yapma günüydü. Ve ilk yapacağım şey de bir kitapçıya giderek meditasyon kitabı almaktı.

Böyle şeylere pek ilgim olmasa da bildiğim bir yer vardı böyle kitaplarıyla ünlü olan. Altay böyle şeylere ilgi duyan bir adamdı ve zamanında dükkan dükkan gezdiğimiz olmuştu. Ona bir kişisel gelişim kitabı alır, bana da bir polisiye roman alırdık. Severdim öyle romanları, onun kişisel gelişim kitaplarını sevdiği gibi.

Sonrasında da oturur bir bardak sıcak kahve eşliğinde kitap okurduk. Ben okuduğum kitap gereği heyecanla yerimde zıplar, duramazdım. Altay da büyük bir sukunet ve dinginlik içinde bacak bacak üstüne atar kitabını okurdu.

Benim yerimde duramamam ve küfürlerim sabrını zorladığında da kollarıyla kucağına hapseder, sırtımı göğsüne yaslar ve kitabını ikimizin de göreceği şekilde tutardı. Böylece onu rahatsız etmezdim ve kitabın geri kalanını beraber okurduk.

O zamanlar nefret ederdim o kitaplardan. Sıkıcı birer sözcük mezarlığından başka bir şey değildi. Altay içinse çok artıları olmuştu o kitapların, ruhu dingindi her şeyden önce, dinleniyordu adeta. Ve nedense benim de şuan hiç olmadığım kadar ihtiyacım vardı sanki o sözcüklere.

Kahvaltıdan sonra sitede bulunan spor salonuna uğramış ardından da hazırlanmak üzere eve çıkmıştım. Duş aldıktan sonra tişört ve eşofman giyerek kapıya geldim. Ayağıma da spor ayakkabılarımı giyip evden ayrıldım.

Arabamı sitenin otoparkından aldıktan sonra yakınlardaki bir kafede durup filtre kahve aldım ve tekrar arabama döndüm. Navigasyonu açıp yola çıktığımda da Ferdi aramıştı.

"Efendim?"

Muhtemelen ikinci çalışta açtığım için büyük bir şok içinde olan Ferdi, birkaç saniye sessiz kaldıktan sonra konuşabildi.

"Lan o kadar hazırlamıştım ki kendimi defalarca kez aramaya, dumura uğradım açtığında."

Yarım ağız güldüm dediğine. "Abartma lan, duyan da aramalarını görmezden geliyorum sanacak."

"Ha gelmiyorsun yani?" dedi kinayeli bir şekilde. Gülmem arttı. "Yo, sen sadece benim telefona bakmadığım zamanlarda arıyorsun."

"Amcığa bak ya, zil sesi diye bir şey var lan. Hani böyle telefona bakmadığında bak diye icat edilen."

"Telefonu olduğundan beri her daim titreşimde kullanan biri için mi diyorsun bunu?"

"O titreşimi senin amına koyayım." diyerek sinirlendiğinde artık kahkaha atıyordum.

"Neyse, küfür etmeyelim şimdi. Dışarı çıkmışsın, gel de takılalım birazcık."

"Lan daha ben anlamadım dışarıda olduğumu, sen nereden öğrendin?"

"Beni hafife alma koçum, yaşadığın bütün site bana çalışıyor."

Böbürlenmesine göz devirdim görmediğini bilmeme rağmen. "He amcık he, Güvenlik Tuğrul abiyi ayarttın değil mi lan?"

seni bana küstürenler •alker•Where stories live. Discover now