9- sabah olmadan

1.5K 121 90
                                    

"Gecenin üçünde çevirmeme girmişsin, o dakka telsizime ela gözlü türküler çalmışlar."

*

Haziran 2025

Özle diyerek gittikten sonra üç gün boyunca yaptığım tek şey, spora gitmek ve evde takılmaktı. Ondan haber almamıştım, beni bir daha aramamıştı da. Nerede, ne yapıyor bilmiyordum. Bilmek de yoktu içimde. Her neredeyse zaten kader bizi bir şekilde yan yana getiriyordu.

Ve düşündüğüm gibi de olmuştu. Dördüncü günün sabahında Ferdi'den aldığım zamansız telefon beni apar topar Altay'ın evinin bahçesinde yapılan bir barbekü partisinde bulmama sebep olmuştu.

Ne kadar itiraz edersem edeyim ya da ne kadar kaçarsam kaçayım aynı arkadaş ortamında olmamız maalesef bunu imkansız kılıyordu. Aramızda her ne olursa olsun o olan şey hep aramızdaydı ve ertesi gün birbirimizin yüzüne bakmaya devam etmek zorundaydık. Bu da onunla olan çetrefilli ilişkimden bile daha zordu.

Yaklaşık beş saattir evimdeydim ve tek kelime konuşmadan sadece ortama ayak uydurmuştuk ikimiz de. Birbirimizin varlığını yok saydığımız evinde hangi köşeye dönersem döneyim anıların yüzüme çarpması başlı başına bir sorundu onun içimde ölmeyen Kerem'i için.

Yemek faslı bitince hava kararmaya yüz tutmuştu. Sofrayı toparlayıp içeri geçtik ve koltuklara dağıldık. Yunus ve İsmail pes atarken Halil ikimiz için içecek bir şeyler almak için mutfağa gitmişti. Cenk ise Yunus'a tezahürat ederek İsmail'e psikolojik baskı yapmakla meşgulken İsmail tarafında ise bu görevi Orkun üstlenmişti. Onlardan uzak bir köşede oturmuş, bacaklarımı kendime çekmiş halde onları izliyordum.

"İso başkan oley, İso başkan oley!" diye tezahürat tutan Orkun alkışlarla da destek çıkınca Cenk yerinden kalkıp ona yürüdü.

"Balığıma baskı kurma lan, döverim seni." dedi Cenk Orkun'un kısacık saçlarını dağıtıp. Orkun onun ellerinden kaçmaya çalışırken Yunus itiraz ederek bağırdı. "Balık ne lan?!" dediğinde Cenk gülerek oyundan gözlerini ayırıp ona döndü. "Yalan mı yunus balığım?"

Ben onlara gülerken içeri giren Halil, bir bana bir artık curcunaya kapılmış olan arkadaşlarımıza baktıktan sonra elinde iki limonatayla gülerek yanıma gelip oturdu.

"Bunlar delirmiş iyice." dediğinde başımı salladım. "Delirmedikleri bir an yok." Elindeki limonatayı alıp teşekkür ettikten sonra bir yudum aldım. Altay, Ferdi ve Arda masa toplandığı sırada ortadan kaybolmuştu. Üçünde de alışık olmadığım bir gerginlik ve suskunluk vardı zaten bütün akşam. Ne olduğunu merak etsem de bir şey dememiştim.

"Ee ligler başlamadan bir tatile çıkmak var mı aklında?"

Halil'e çevirdim bakışlarımı. "Bilmem, aklımda net bir şey yok." Gözleri cevabımla parlarken, "Benimle gelsene," dedi hevesle. Kaşlarım anlamadığımı belli edecek şekilde çatılınca, "Akdeniz'e açılacağım iki haftaya yatla. Gel benimle; deniz, sen, ben kafa dinleriz."

İstekli ve heveskar ifadesine karşı kendi ifademi korumaya çalıştım. Bakışlarımı kaçırdığımda, "Ha?" diye tekrardan dikkatimi çekmeye uğraştı.

"Bilemedim, olabilir belki." diye mırıldanarak sıyrılmak istedim. Suratı biraz düşse de ses çıkarmayınca diğerlerine bakma bahanesiyle limonatamı sehpaya koyup üst kata çıktım.

seni bana küstürenler •alker•Where stories live. Discover now