7- bu can senin

1.6K 131 66
                                    

"Sen gidersen ben kalırım, sen geri gel, ben burdayım."

*

Haziran 2025

"Çünkü solun seni bana bağışlıyor."

"Altay?" dediğimde bir sözcük yerine "Hımm," dedi karşılık olarak. Artık yatakta oturuyordum ve uykum da uçup gitmişti.

"Altay, iyi misin sen?" diye sordum biraz agresif bir sesle ama o bunu umursamak yerine, "Kerem," dedi fısıltıyla. "Artık kalbinle kendimi ayrı mı saymam gerekiyor?" Kelimeleri, biraz uyuşuk çokça sarhoş olduğunu gösterecek kadar birbirine dolanıyordu.

Duyduklarım bir süre susturdu beni, ardından konuşacak gücü bulabildim. "Ne diyorsun Altay gece gece? İçtin mi sen?" dedim sonunda, ama sesim bu sefer titriyordu.

"Hayır, içmek denemez. Belki birkaç kadeh." Bir hareketlilik oldu sonra rüzgarın sesini duydum. "Hem gözlerin bir kadeh şaraptan daha sarhoş ediciyken suçu içtiğim kadehlere atamam."

"Çıldırdın mı oğlum gecenin köründe?" dedim iltifatını anlamamazlıktan gelip yorganı üstümden atarak. Yataktan çıktığım sırada, "Evet, çıldırdım. Hatta aşağı gel, beraber çıldıralım." dedi biraz mayhoş bir sesle.

"Aşağıda mısın sen?" dediğimde biraz endişeliydim artık. Çünkü sarhoş bir Altay'ın nelere sebep olabileceğini en iyi bilenlerden biriydim. Hele tek başına sarhoş bir Altay fikri, en korkuncuydu.

Ofladı bir çocuk misali. "Alık mısın Kerem? Her dediğimi tekrar mı edeceğim ben böyle?" Dumura uğramışım gibi gözlerimi büyüttüm. "Amcığa bak, sarhoş sarhoş gecenin köründe kapıma dayandığında ne bekliyordun?"

"Kapına değil şimdi, yalan konuşma burada. Gayet de Allah'ın yolu burası, kapın değil."

Oflayarak burun kemerimi sıktım ve cama yürüdüm. Perdeyi çekip dışarı bakış attığımda hemen yolun üstünde arabasına yaslanmış olan Altay bana el salladı. Bu kadar uzağımda olmasına rağmen gözlerinden akan sarhoşluğu seçmek zor değildi.

"Gelsene aşağı,"

"O niye?"

"Aküm bitmiş de onu değişiriz."

"Ha?"

"Harbi alıksın amına koyayım,"

Sinirle perdeyi geri çekip odanın kapısına yürüdüm. "Boğacağım seni lan. Bekle orada, geliyorum."

Cevap vermesini beklemeden telefonu kapattım ve dolaptan aldığım kapşonlu poları üstüme geçirdim. Evin anahtarını da aldıktan sonra kapıyı çekip çıkmıştım.

Saat gece dörttü ve ben en son uğraşmak isteyeceğim insanla uğraşıyordum. Beni eve bıraktığı günden bir gün geçmişti ama aptal sarhoşluğumun utancı geçmiyordu, onu görmeye hazır değildim.

Asansör zemin katta durunca hemen indim. Otomatik kapı, beni görünce açıldığında dışarı çıkabilmiştim. Çıktığımı gören Altay, çocuklara yaraşacak bir sevinçle el salladı bana. Yerimde durdum birkaç saniye ve başımı onaylamazca salladım.

"Gece gece yakacaksın bizi," derken etrafa bir bakış atmış ardından ona doğru yürümüştüm. Güvenlik Tuğrul abiden başka kimseyi görememiştim. O da benim çıktığımı gördüğü için bize kulübesinden çıkmış, bize doğru geliyordu.

seni bana küstürenler •alker•Where stories live. Discover now