13- sıcak şarap

1.7K 113 86
                                    

"Ne vakit bir yaşamak düşünsem, sus deyip adınla başlıyorum. İçim sıra kımıldıyor gizli denizlerin, hayır başka türlü olmayacak. Ben sana mecburum, bilemezsin."

*

Temmuz 2025

"Ciao, bella."

Gözlerimi açarak şaşkınlıkla soluma döndüğümde gördüğüm yüz göğüs kafesimi zorlayacak kadar hızlı atmasına sebep oldu kalbimin. "Altay?" diye sorarcasına konuştuğumda o bana bakmayı kesmiş, siyah güneş gözlüğü takılı gözlerini benden çekip güneşin batışına çevirmişti.

Üstünde krem rengi bir keten gömlek ve yine krem rengi keten bir şort vardı. Saçları normalde yapılı olurken şuan darmadağınık halde alnına dökülüyordu.

"Ne işin var burada?"

Omuz silkerek, "Verdiğim sözü tutmaya geldim," dedi. "Akşam güneşi, dağlar ve biz. Sanırım yeterince karşılıyor."

"Sıcak başıma geçti de hayal mi görüyorum?" dediğimde kahkaha attı ve bana dönerek gözlüklerinin üstünden baktı. "İnan bana, hiç olmadığım kadar gerçeğim."

Dudak büzerek bakışlarımı ondan çekip batmak üzere olan kızıllığa çevirdim. Biraz durgun bir sesle, "Veda ettik zannediyordum," derken sağ kolunu arkama yaslamış, bel boşluğumda baskısını hissetmiştim.

"Sayfalar bitti diye yazmayı bırakmazsın demiştim, başka bir deftere geçmek daha makulken."

"Burası bizim başka defterimiz mi?" derken gözlerim kararmaya başlamış gökyüzünde ve tepeyi saran ağaçlarda gezinmişti.

"Burası bizim ikinci şansımız," diye mırıldandığında işaret parmağı bel boşluğumda baştan başa gezinmişti. "Sana ikiden fazla şans verdim ama." Başını sallayarak beni onayladı ve banktan kalktı. Sırtımı terk eden eli boşluğa düşmüş hissi uyandırsa da sessiz kaldım.

"Bu şans karşılıklı olacak olan ikinci şansımız, birincisinde sevgili olmuştuk."

Omuz silkerek bacak bacak üstüne attım. "Yine de çok ümitlenmemeni öneririm." dediğimde bir elini arkaya atıp diğer eliyle asker selamı vererek gülümsedi. "Önerinizi dikkate alacağım Kerem bey, lütfen siz de burada çok kalıp üşütmeyin."

Sessiz kalıp uzaklaşmasını izledim. Tepeyi indi atik adımlarla ve dakikalar içinde gözden kayboldu. Nereden çıkmıştı? Beni nasıl bulmuştu? Hiçbir fikrim yoktu. Bu tatile çıktığımdan beri kimseyle doğru dürüst konuşmamıştım da üstelik, birinden duymuş olamazdı. Arada Yunus'a ve diğerlerine iyi olduğuma dair kısa mesajlar atar sonra telefonu kapatır, icat edilmemiş gibi davranırdım.

Batan güneş, etrafı karanlığa boğunca daha fazla durmadan şapkamı ve gözlüğümü çantama atıp banktan kalktım ve tepeden aşağı inen yokuşa yürüdüm. Bu seferki yolculuğum daha az efor harcamama sebep olduğu için daha iyi bir yolculuk sayılırdı.

Şehrin kalabalık çarşısına ve sokaklarına vardığımda akşam iyice çökmüş, sokaklara asılmış olan renkli lambalar yakılmıştı. Rengarekti her yer, insanlar gibi, biz gibi. Çarşıdaki hediyelik satıcılar ve sokaklarda gezen insanların yarattığı curcuna o an için gülümseten bir durumdu.

seni bana küstürenler •alker•حيث تعيش القصص. اكتشف الآن