36: Papatya

13.2K 1.2K 450
                                    

Sınava otuz sekiz gün kalmıştı ve ben hiçbir şey bilmiyormuşum gibi hissetmeye başlamıştım. Kafam o kadar doluydu ki sanki bomboştu. Tabii bütün bu düşüncelerimi süre kısaldıkça artan stresimin tetiklediğini biliyordum.

Belli başlı birkaç tanesi hariç konu eksiğim kalmamıştı. Zaten başından beri son bir aya konu bırakmak istemiyordum. Mümkün olduğunca denemelere ağırlık vermeliydim artık.

Cumartesi olmasına rağmen bugün erkenden uyanıp matematikten ve türkçeden branş denemeleri çözmüştüm. Babam çağırdığında çoktan hazırlanmış kahvaltı masasına oturdum.

Bir süre sessizce yemeğimizi yesek de babam bunu bozdu: "Annenle neden görüşmüyorsun?"

Doğrudan konuya girdiği için bir an ne diyeceğimi bilemedim. Terapi almaya başladığım günden sonra annem birkaç kez buluşmak istemişti ama sınavı bahane ederek onu reddetmiştim çünkü bana iyi geleceğini pek sanmıyordum. İnsanların gelişigüzel kurduğu bir cümle bile beni inanılmaz etkileyebiliyordu çünkü.

"Sınava az kaldı, vakit bulamıyorum."

Yine de küçük bir çocuk gibi annemi, babama şikayet etmek istemedim. Zaten söylesem muhtemelen kavga ederlerdi ki böyle şeyleri hayatımdan mümkün oldukça uzak tutmaya çalışıyordum şu an.

"Arkadaşlarına vakit bulabiliyorsun ama."

Bunu beni yargılamak için söylemediğini anlamıştım. Daha çok annemle görüşmememin bir nedeni olduğunu fark ettiği için bana şüpheyle yaklaşıyor gibiydi. Babam biraz böyle biriydi galiba. İyi bir şey dese bile kelimeleri hep biraz yanlıştı.

"Genelde ders çalışıyoruz." dedim.

Kahvesinden bir yudum daha aldı. "Yine Anıllara mı gidiyorsun?"

Kafamı salladığımda tekrar konuştu: "Çok sık gidiyorsun. Ayıp oluyordur ailesine."

Aslında işin bu tarafını hiç düşünmemiştim ama kimse benden rahatsız oluyor gibi görünmüyordu. Gerçi beni sadece Anıl'ın sınıf arkadaşı olarak biliyorlardı. İkimiz de sınavdan aonraya ertelemiştik bu açıklamayı. Özellikle ben bu konuda ısrarcıydım çünkü babam sınav götümüze gelmişken ilişki yapmama karşı çıkabilirdi.

"Onlar evde değilmiş bugün. Hem diğerleri de gelecek." dedim, en azından bugünü kurtarabilmek için.

"Ders mi çalışacaksınız?"

Ders de çalışacaktık bu yüzden bu soruya kafamı sallayarak olumlu bir cevap verdim.

Kahvaltıdan sonra hazırlanıp evden çıkmıştım. Anılların evine vardığımda zili çalmamla kapının açılması bir olmuştu.

"Geldi benimki."

Anıl'ın dediğine gülümseyip kollarımı açtım. Belime sarıldığında ellerimi saçlarına daldırdım. "Hoş buldum."

İçeri geçtiğimizde yemek yiyip yemediğimi sormuş, cevabını aldığında bana meyve suyu getirmişti. Diğerlerinin gelmesine daha vardı. Onlarla akşam üzeri için sözleşmiştik ama ben sabahın köründe damlamıştım buraya.

Anıl tıraş olmak için banyoya gittiğinde peşinden gitmiştim. Tişörtünü çıkarıp kirli sepetine attı. Onu ilk kez üstsüz görüyor değildim ama bakmadan edemiyordum. Belki de yüzmeye gittiğinden özellikle kol ve göğüs kasları çok biçimli duruyordu ve hoşuma gidiyordu.

Köpüğü çenesine ve dudaklarının üstüne sürdükten sonra aynada beni buldu gözleri. Dudakları hafifçe yukarı kıvrıldığında "Niye gülüyorsun?" diye sormuştu.

Atlantis • bxbTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang