5: Mavinin tonları

17.2K 1.4K 387
                                    

Uyuyamıyordum. Uykusuzluğun sonuçlarını bütün bedenimde hissediyordum ve birkaç saattir dayanılmayacak haldeydi.

Anılları müdüre şikayet ettiğim ve olayın iç yüzünü öğrendiğim günden beri ne doğru dürüst ders çalışabiliyor ne de uyuyabiliyordum. İçimden bir ses keşke en azından birini yapabilsem de bir işe yarasa diye düşünse de diğer sesler daha baskındı.

Açıkçası uyan, ders çalış, okula git, ders çalış, dershaneye git, ders çalış, kütüphaneye git, ders çalış döngüsüne kendimi o kadar kaptırmıştım ki oturup başka herhangi bir şey düşünmeye ne vaktim ne de halim oluyordu. Aslında bòyleyken güzeldi çünkü düşünmek bende yan etki yapmıştı.

Nasıl bir insana dönüştüm farkındalığı çok fena koyuyordu bana. Ancak geri de dönemezdim ki artık. Olduğum kişiyi de kabullenemezdim. Bu yüzden devam edecektim yine. Uyan, ders çalış, uyu döngüsünde kaybolacaktım. Böyle düşünmüştüm ancak günlerdir ne gözüme uyku giriyordu ne de adam akıllı ders çalışabiliyordum.

Müdür onlara iki gün uzaklaştırma vermişti. Eğer veliler tepki göstermese böyle bir şey yapmayacağını düşünüyordum. Yine de itirafımdan sonra Anıl'ı görmemek iyi olmuştu. Yine her zamanki gibi kendimi düşünüyordum işte.

Yarın deneme sınavımız olduğundan bugün kendime gelmek zorundaydım. İkinci olduğumda sadece babamın azarını dinliyordum ancak tekrar üçüncü olamazdım. Bu hem hazırlıksız olduğum hem de korktuğum bir şeydi.

Derslere kafayı veremesem de sayısal derslerim pek fazla etkilenmemişti bu durumdan ancak ezber olan derslerim için adamakıllı çalışmam gerekiyordu. Bugün dershanedeki denemeden çıkınca fark etmiştim bunları.

Anılların uzaklaştırması keşke bir gün daha uzun olsaydı diye de düşündüm biraz. Bir haftalığına onu dert etmesem ve birinci olsam... Sonra aklıma babamın bu durumda mutlu olmayacağı geldi çünkü Anıl geldiğinde yerini geri alacaktı benden.

O yüzden berbat karakterimi kabullenmeye çalışıp masanın başına geçtim. Sanki uykusuzluk çekmiyormuşum gibi bir de kahve almıştım yanıma. Uykusuzluk önemli bir sorun değildi gerçi, ders çalışabildiğim sürece bedenim bir şekilde idare ederdi.

Neyse ki bugün odaklanmak o kadar da zor olmamıştı. Dershanedeki deneme birazcık daha kendime gelmemi sağlamıştı galiba.Arada bir aklım ders dışı şeylere gitse de hemen toparlandım.

Neredeyse bütün günü çalışarak geçirdikten sonra sabaha karşı gözlerimi yumabilmiştim. Uyuduğuma şükredeceğim aklıma gelmezdi ama bu ihtiyacın da ötesinde bir durumdu şu an. İki saat kadar uyuduktan sonra kalkıp hazırlandım.

Babam çoktan çıkmıştı ve benim kahvaltı edecek enerjim ve isteğim yoktu. Bu yüzden bir şeyler atıştırmayı es geçip evden çıktım.

Lenslerimle uyuyup durduğumdan artık gözlerimi acıttıklarını düşünmeye başlamıştım. Bu yüzden bugün onları çıkarıp yerine gözlüklerimi takmıştım. Otobüse binmemle buhar olduklarında daha şimdiden bu duruma pişman olmuştum.

Yine de boş bir yer bulup gözlerimi dinlendirmek için kapattığımda bu karar o kadar da kötü gelmemişti.

Okula vardığımda doğruca sınıfa çıktım. Ulaş yerinde, notlarını karıştırıyordu. Son günlerde onu da düşünüyordum. Acaba ders dışı şeyler konuşsak kötü karakterim yüzünden benden uzaklaşır mıydı? Muhtemelen uzaklaşırdı.

"Günaydın." diyip yerime geçtim. Ayakta durmaya mecalim yoktu sanki.

Bana aynı şekilde karşılık verdikten sonra arkasına döndü Ulaş.

Atlantis • bxbWo Geschichten leben. Entdecke jetzt