40: Sigara, Çilek ve Hisler

14.6K 948 568
                                    

Bölüm şarkısı Beach Weather - Sex, Drugs, Etc. ama okurken dinleyecekseniz Tv Girl - Lovers Rock da olur

Anıl'ın mesajına cevap vermeye gerek duymadım. Bunun yerine odasına gidip babamdan iki saatliğine izin almış ve belki öpüşürüz diye dişlerimi fırçalamıştım.

Üstümdeki kısa kollu tişörte ya da altımdaki kareli pijamaya ellemedim. Sadece akşam soğuğu çıkmıştır diye ince bir hırka giyindim. Telefonumu ve belki bir şeyler içeriz diye düşünerek yanıma aldığım cüzdanımı da onun cebine koymuştum. Hava karardığından kimsenin kıyafetlerime dikkat edeceğini sanmıyordum bu yüzden de pek umursamamıştım.

Sonrasında hiç vakit kaybetmeden aşağıya indim. Anıl'ı görünce kalbimden gelen küt küt sesi kulaklarıma kadar ulaşmıştı ve ben nedenini bile anlamamıştım. Duygularımı yeni fark ediyor falan da değildim ama garip bir şekilde heyecanlı hissediyordum.

Bana doğru birkaç adım attığında ortada buluştuk. Dirseğime dokunup hafifçe okşadı.

"Naber?" diye sordu, yüzünde güzel bir sırıtışla.

"İyi. Senden?" diye karşılık verdim, bana da bulaştırdığı gülümsemeyle.

"İyi."

Kafasını biraz kaldırıp bizim evin olduğu kata baktığında onunla birlikte o tarafa döndüm. Salonumuzun ışığı yanıyordu.

"Uzaklaşalım mı biraz?" dediğinde kafamı sallayarak onayladım onu.

Sonra birlikte yürümeye başladık. Serçe parmağını, benimkine kenetlemişti. Yanımızdan birileri geçince bırakıyor, sonra yine aynısını yapıyordu ve midemi alt üst ediyordu.

Sokak lambasının az çok aydınlattığı dar bir sokağa girdiğimizde adımlarımızı durdurduk. Burada bizi birileri fark eder miydi bilmiyordum ama ben Anıl'dan başka kimseyi görebileceğimi sanmıyordum.

Beni kolları arasına aldığında ellerimi beline koydum. Boynuma, omzuma ve dudaklarının erişebildiği her yere küçük öpücükler bıraktı.

"Sigara kokuyorsun." dedim, burnumu omzuna gömdüğümde. Çok hafif üstüne sinmişti ve burada olmasam fark etmezdim bile.

"Rahatsız mı oldun?" Geri çekilip sorduğu soruyla kafamı hızla iki yana salladım.

"Hayır ama bana sadece keyfine içtiğini söylemiştin."

Bir şey demedi. Yani aksini de iddia etmedi. En azından artık iyi hissedeyim diye iyiymiş gibi konuşmuyordu.

Eli cebine gitti. Sigara çıkaracağını anladım ancak birkaç saniye yüzüme baktığında bundan vazgeçmişti.

"İçebilirsin." dediğimde gözlerime çıktı gözleri. Pek ikna olmuş gibi görünmüyordu bu yüzden konuşmaya devam ettim: "Hatta bundan sonra sadece yanımda iç."

Söylediklerim yeterli gelmiş olacak ki cebinden paketi çıkardı ve içinden bir dal alıp dudaklarına götürdü. Çakmağını çıkarıp yaktı, içine çekti dumanı. Bütün bunları yaparken bana öyle güzel bakıyordu ki kendimi yaktığı sigaradan farksız hissetmiştim bir an.

Derin bir nefes verdim. Galiba artık sustuklarımızı konuşmalıydık. Kaçınıp durmak bizi hiçbir yere götürmüyordu çünkü.

"İnsanlar bizi anlamayacak." Duydukları onu pek şaşırtmadığından bakışlarını dudaklarıma kaydırmak dışında bir şey yapmamıştı. "Hatırlamıyor musun? Annem bile hasta olduğumu düşünüyordu."

Tekrar gözlerime baktı ve bu kez derin bir nefes veren o oldu. "Ailemizi seçemiyoruz ama Beytullah'ı arkadaş olarak seçen bendim. Aslında belliydi eşcinselliğe nasıl yaklaştığı ama pek de sikimde olmamıştı." Bir kez daha çekti dumanı içine. "Erkeklerden de hoşlanabildiğimi keşfetmesem umursamamaya devam ederdim muhtemelen."

Atlantis • bxbWhere stories live. Discover now