41: Benimki

6.7K 491 350
                                    

Yaklaşık Üç Ay Sonra...

Perdenin bıraktığı açıklıktan içeri sızan gün ışığı yüzüme vurduğunda kaşlarımı çattım. Uykuya geri dönmek istesem de bunun gerçekleşmeyeceğini fark ettiğimde oflayarak gözlerimi araladım. Huysuzluğum gün boyu sürecek sanıyordum ama uyanır uyanmaz gördüğüm ilk şey hepsini alıp götürmüştü. Bir zamanlar kanlı bıçaklı olduğum çocukla burun buruna uyandığımı fark ettiğimde yüzümde küçük bir tebessüm belirdi.

Yüzünü daha iyi görebilmek için biraz geri çekildim. Sanki hiç ezberlememiş gibi inceledim biraz. Tıraş olurken kestiği için yanağında küçük bir iz vardı bu kez. Saçları uzamıştı ve alnına dökülen tutamlar neredeyse gözüne girecekti. Kirpikleri hafifçe titriyordu.
Ona bakarken kendimi hiç olmadığım kadar huzurlu hissediyordum. Dünya durmuş da sadece ikimiz devam ediyormuşuz gibi. Başkaları yok, sorunlar yok, endişe yok, sadece biz varız gibi.

"Daha ne kadar öylece bakacaksın?" dediğinde biraz irkildim. Gözlerini aralayıp dudaklarında küçük bir tebessümle bana baktığında kendime geldim.

Sorusu cevapsız kaldığında tekrar konuştu: "Ne düşünüyordun?"

"Beni ne kadar sinir ettiğini."

Tek kaşını kaldırdı. "Yakışıklıyım diye mi?"

"Her şeyi de bil." dediğimde burnumu sıkıp bıraktı. "Hem sen ne zamandır uyanıksın?"

"Sen uyandığından beri."

"Niye numara yapıyorsun o zaman?"

Yüzlerimiz arasındaki mesafeyi yeniden en aza indirdiğinde kalbim tekledi ve daha sabahın körüydü. "Belki öperek uyandırırsın diye."

Böyle konuştuğunda gözüme çok sevimli geliyordu. "Tamam, kapat gözlerini. Öperek uyandıracağım."

Dediğimi yaptığında kast ettiğinin bu olmadığını bilsem bile yanağına küçük bir öpücük kondurup geri çekildim. Birkaç saniye bekledim ama gözlerini açmadı.

"Uyansana." diyerek omzunu dürttüm bu yüzden.

Gözlerini aralamadan parmaklarını dudaklarına götürüp patpatladı.

Kafamı biraz kaldırıp dudaklarına eğildim. "Uyumaya devam et."

Yüzünde varla yok arası bir gülümseme belirdiğinde yataktan çıkmak için hareketlendim ama Anıl da boş durmadı. Kolumdan yakalayıp beni yatağa bastırdı ve üstüme yattı.

Kafasını kaldırıp bana hafifçe gülümsediğinde dudaklarımdaki aptal tebessüme küçük bir öpücük kondurup geri çekildi. Kafasını omzuma yasladı, burnunu boynuma gömdü ve kolunu bedenime sardı. Gözlerimi kapattım çünkü kalbimi sıcacık eden bu his rüyadan farksızdı. Boynuma belli belirsiz öpücükler kondurduğunda saçlarını seviyordum.

"Annenler geldi mi gece?" diye sordum çünkü ona göre daha fazla mayışacak ya da yataktan çıkıp kendimi toparlayacaktım.

"Bilmiyorum ki ben sevgilime sarılmış mışıl mışıl uyuyordum." dedi bana daha çok sokulurken.

Ben de tam olarak o şekilde uyuduğumdan dünya yandıysa bile duymamıştım. Dün akşam Anıl arayıp annesiyle babasının aile dostlarıyla yemeğe gideceğini ve evin boş olduğunu söylediğinde dengesiz adımlarla kalbim ağzımda gelmiştim buraya.

Ev boş, cümlesinden herkesin yapacağı anlamı çıkardığım için benimle alay edince bir de gönlümü yapması gerekmişti. Gerçekten kızmamıştım bile ama yerime geçip beni şımartmasını izlemiştim.

İlk sevişmemizin üstünden birkaç ay geçmişti. Devamı da gelmişti tabii. Hatta hiç ummadığım yerlerde bile birlikte olmuştuk ama hâlâ aynı şekilde arzuluyordum onu. Her seferinde, biraz daha fazla...

Atlantis • bxbWhere stories live. Discover now