32: Sigara

15K 1.5K 855
                                    


"Şu sınava kalan seksen iki gün var ya, benim için her an bir yıl seksen iki gün olabilir."

Bu haftaki ingilizce dersinde hoca bizi test çözmemiz için serbest bırakmıştı ancak sınıfın geneli sadece serbest kısmını uygulamaya koymuştu. Çoğu muhabbet ediyordu ve gerçekten ders çalışan üç kişi falan vardık şu an sınıfta. Zaten bunlardan ikisi Ulaş ve bendik.

Söylediğine gülsem de ciddiyet takınmayı ihmal etmedim. "Saçmalama, gayet iyi gidiyorsun."

"Yerimde sayıyorum." Aklına bir şey gelmiş olacak ki gözleri parıldamıştı. "Gerçi birinden hoşlanmak motivasyonumu arttırdı, böyle gidersem kimse duramaz önümde."

Ulaş'ın hoşlandığı kişiyi gerçekten çok merak ediyordum, her şeyden önce arkadaşı olarak. Yine de bu sorunun cevabı konusunda fikirlerim değişmişti. Önceden olsa heyecanlanırdım muhtemelen ama şimdi bilmiyordum. Sadece bilmiyordum işte.

"Beni geçme de." dedim alayla.

"O sadece bir kere olur. Bir Anıl değiliz neticesinde."

Biraz daha boş yapmış ve önümüzdeki testlere devam etmiştik. Birkaç dakika sonra Ulaş tekrar bana dönmüştü.

Boş bıraktığı soruyu işaret etti. "Şuna bakar mısın ya? Çıkmış 2021 sorusuymuş."

Kitabı önüme aldım ve kısık bir sesle dışımdan okumaya başladım. "Aşağıdakilerden hangisi bu parçadaki düşünceyi destekler niteliktedir?"

Kalemimi aldım ve paragrafa geçtim bu kez. "İnsan kalbi başkalarının duygularına ancak kendi tecrübeleri nispetinde açıktır, der yazar. Peki insan kendi tecrübelerine yani onlardan bir şeyler öğrenmeye ne kadar açıktır? Kendinin farkında olduğu, kendisi üzerine düşünmeye katlandığı kadar..."

Şimdi şıklara geçmem gerekiyordu ama ben kalakalmıştım. Ulaş bana beklentiyle baktığı için ona bir cevap vermek zorunda hissetmiştim.

"Bir kendim çözmeye çalışayım." dediğimde kafasını salladı.

Sonra paragrafı tekrar okudum. Ben de katlanamıyordum. Bir kere daha okudum. Baktıklarımı görmek, gördüklerimi anlamak istiyordum ama kendimle ilgili düşünmeye katlanamıyordum. Bu düşünceler beni korkutuyordu.

Aslında paragraf soruları beni hiç böyle oyalamazdı ama ben zaten şu ara bir gariptim.

"Tunahan?"

Ulaş seslendiğinde daldığım yerden sıyrılıp ona döndüm. "Odaklanamadım bir türlü." dedikten sonra hafifçe gülümsedim.

Bir kez daha okudum ve doğru şıkkı işaretledim. Cevap çok basitti aslında ama dikkatli okumak gerekiyordu işte.

Ben Ulaş'a neden cevabın neden D değil de A olduğunu açıklarken teneffüs vakti gelmişti.

Bizimkiler yanımıza geldiklerinde kalemimi ve silgimi kalemliğime koyuyordum.

"Hadi kantine gidelim. Yemek saatim geçiyor." dedi Beytullah, karnını ovalarken.

"Daha uyku saati gelecek abileri."

Onlar kantine indiğinde ben tuvalete gideceğimi söylemiştim. Anıl da peşimden gelmişti.

Kendimi ona biraz daha yaklaşmak isterken buldum sonra. "Şampuanını mı değiştirdin?" diye sordum.

Kafasını salladı. "Çok keskin değil, nasıl fark ettin?"

"Bilmiyorum ki kokuna aşinayım ya o yüzden galiba."

Güldüğünde o güldüğü için güldüm. Son günlerde hiç olmadığım kadar pozitif hissediyordum.

İçeriye girdiğimizde kabinler doluydu. O yüzden sıra beklemeye başladık.

Atlantis • bxbWhere stories live. Discover now