4: Neden?

16.9K 1.3K 513
                                    


Anıl: Okul çıkışı kütüphanenin oradaki parka gel.

Tunahan: Gelemem, dershanem var.

Anıl: Bak beni delirtme

Geleceksin

Gelmezsen döverim seni

Tunahan: Babama o kadar çok benzein ki şu an|

Artık senden daha çok nefret ediyorum|

Gelirsem dövmeyecek misin?

Anıl: NEIFMEIDMWKNDKDL

Sinirden gülüyorum

(Görüldü 14.05)

Anıl: İnan bana gelmen senin için en iyisi olur (14.08)

Bekleyeceğim

Gelmezsen olacaklara karışmam

Tunahan: Geleceğim.

(Görüldü 14.09)

Ekranı kilitleyip telefonu sıranın altına koydum. Anıl, arkadaşlarıyla müdür odasına gidip geldiğinden beri bana bakıp duruyordu ancak hiç oralı olmamıştım. Benim yaptığımı anlamıştı ve ben zaten bunu bekliyordum.

Arkadaşlarının haberi yok gibi duruyordu. Çünkü olsaydı onlar bu olayı Anıl kadar sakin karşılamazlardı muhtemelen. Berbat bir hayat yaşamanın en iyi yani olabilecek her şeyin en kötüsünün bile size çok koymamasıydı galiba. Zaten her şey çok kötüydü, bundan kötüsü çok da umrumda değildi. O yüzden onların da öğrenecek olması hatta dayak yiyecek olmam ve bunun gibi şeyler beni hiç germiyordu.

Bugün yaşananların en iyi yanı okulda gözüme gram uyku girmemeseydi. Kafam pek burada olmasa da dersleri dinledim. Mahalle yanarken saçını tarayanlar misali ben de dersi dinlemiştim işte.

Gözlerim ağlamaktan acıyordu ve kendimden midem bulanıyordu. Ancak ne yapabilirdim ki? Yine de siktiğimin denemesinde hâla birinci değildim. Bunu düzeltmek zorunda gibi hissediyordum kendimi.

Okuldan çıkana kadar Anıl'ın gözleri hep üstümdeydi. Muhtemelen benden bir açıklama bekliyordu ama yoktu ki. Bazı nedenlerin arkasına sığınmak sizi daha az kötü yapmazdı. Biraz da o yüzden gitmek istememiştim ancak suçumu kabullenmem gerektiğini biliyordum. Madem böyle bir şey yapmıştım, çıkıp ben yaptım diyebilmeliydim.

Parka geldiğimde boştaki banklardan birine oturdum. Dershanedeki dersimin başlamasına yarım saat kadar vardı. Dershaneye gitmek zorundaydım çünkü gitmezsem babam nasıl bir tepki verirdi kestiremiyordum. Bugün bir tokatla yırtmıştım ama ya bir sonraki öyle olmazsa?

Beş dakika kadar bekledim ama gelen giden yoktu. Ben de oturduğum yerden kalktım. Tam o sırada ensemde nefesini hissettim, her şeyinden nefret ettiğim çocuğun.

"Gidiyor musun?"

Arkama döndüğümde yüzlerimiz karşı karşıyaydı. Benden biraz daha uzundu ama abartılacak bir fark yoktu.

"Gelmeyeceksin sandım. Derse geç kalıyorum."

"O zaman oyalanmayalım."

Bileğimden tutup ağaçların arka tarafina sürükledi beni. Ben de hiç itiraz etmedim çünkü onunla uğraşmak istememiştim.

Bakışları yüzümde dolandı biraz. Sonra aramızdaki sessizliği kırmıştı.

"Sen mi yaptın?"

Dediği gibi hiç oyalanmadan sordu doğruca. Ben de aynısını yaptım o yüzden. "Ben yaptım."

Atlantis • bxbWhere stories live. Discover now