42

250 21 10
                                    

Beş gün sonra...

-Yoongi

Şeytanın Yasak Aşkı dünyadaki en sevdiğim yerlerden biriydi.

Geceleri panayır kahkahalar, korku, heyecandan yükselen çığlıklar ve kızarmış yiyeceklere yapılan sevinçli tezahüratlarla canlanıyordu.

Perili evler, panayır turları ve yiyecek kamyonlarıyla dolu alana yürümek, statik enerji dolu bir yere yaklaşmak gibiydi.

Jeongguk ve ben hemen kalabalığın içine çekildik.

Saat akşam beşti, şimdiden zifiri karanlık olmuştu ve bazı canavarlar kalabalığın arasına sızmaya başlamıştı.

Gözüm, kırık oyuncak bebek gibi giyinmiş, bankta oturup neşe içinde biftekli sandviç yiyen bir kıza takıldı.

Neredeyse feryat edecektim, ızgara et kokusu ağzımı sulandırmıştı.

Jeongguk'u dürtüp onu işaret ettim.

"Bak, oyuncak bebek gibi giyinmiş."

Jeongguk mırıldanırken ikimizin gözleri de evlerin üzerine gezindi.

Henüz hiç biri aydınlatılmamıştı ancak bazılarında temanın ne olduğu açıkça belli oluyordu.

"Çocukluğumuz." diye mırıldandım.

Çay katliamı adlı bir evin yanında Annie'nin Oyun Evi diye bir oyuncak bebek evini fark ettim.

Girişte, gözü eksik, kulağı kopmuş ve kürküne kan sıçramış devasa bir oyuncak ayı, elinde kanlı bir bıçak tutuyordu.

Doldurulmuş hayvanlar ve boş çay bardaklarıyla dolu bir masada oturmak, başak milyonlarca küçük kızınkiyle beraber benim çocukluğumdan bir hatırayı canlandırıyordu.

Kız oyuncakları her zaman ilgimi çekerdi.

O ev hoş bir çay partisi varmış gibi değil de, doldurulmuş katil hayvanlar ve ürkütücü canavarlarla dolu olacaktı.

"Bu, hepimizin çocukluk anısından iz bırakacak bir şey, değil mi?" diye sordum.

"Ah evet."

Jeongguk'un elini tutup onu yiyecek kamyonlarına doğru götürdüm.

Canavarlar tarafından en kaba tabirle taciz edilmeden yemek yemeyi severdik.

Korkunç bir canavar üzerimde dikilip boynuma doğru solurken boğazımın yarısına bir mısır koçanını sokmak garip olurdu.

"Ne alalım?" diye sordum, gözlerim sonsuz seçenekler üzerinde açgözlülükle gezinirken.

"Hangi birini alacağız?" diye sızlandı Jeongguk da benim gibi.

"En azından, orta boy bir sosisli sandviç ve şişe geçirilmiş bir pastırma almalıyız. Ah! Kızarmış sebzeler de. Ah... ve bir de-"

"Çok yardımcı oluyorsun." diyerek araya girdi Jeongguk, dümdüz bir sesle.

"Afedersin." dedim gülerek. "Şuradaki kırık oyuncak bebek peynirli biftek yiyor. Onunla biraz patates kızartmasına ne dersi"

"Düş önüme." dedi sabırsız bir hareketle elini uzatarak.

Yemek kamyonundaki kadın yemeğimi bana uzatırken sabırsızlıkla yerimde ufak ufak zıplıyordum.

Daha fazla dayanamayarak patateslerimi ağzıma tek tek atıyordum. Üstündeki baharat daha da lezzetli yapıyordu.

Keep your heart open for me Where stories live. Discover now