28

395 41 9
                                    

-Yoongi

Evde ölü bir beden vardı ve biz kucak kucağa sarılıyorduk.

Kaşım, dudağım ve diz kapaklarım hem kanamaya hemde acıdan sızlamaya devam ediyordu.

Yanımda olduğu için bir tık daha iyi hissediyordum. Ta ki uzaktan gelen siren seslerini duyana kadar.

Başımı göğüsünden kaldırdım hızla.

"Polis geliyor." Dedim dehşet ile.

Ölü beden.

Ateş edilmiş bir silah.

Ve tecavüze uğramış bir kişi.

Harika.

Kucağından kalktım ve kolundan tutarak onu da kaldırmaya çalıştım.

"Yoongi, ne yapıyorsun?" Dedi kaşlarını çatarak.

"Asıl sen ne yapıyorsun? Kalk ve git buradan. Hemen."

Onu hala kaldırmaya çalışıyordum. Sonunda, bıkkınlıkla nefes aldı ve ayağa kalktı. Arkasına geçip onu sırtından iktirmeye uğraştım. Hareket etmiyordu.

"Jimin, git." Diyerek sızlamaya başlayan burnumu çektim.

"Neden?"

"Çünkü seni suçsuz yere tutuklayacaklar." Dedim zorlukla.

"Suçlu sayılmıyor muyum zaten?" Kurduğu cümle hareketlerimi durdurdu. Yavaş bir şekilde bana doğru dönüp, göz göze gelmemizi sağladı.

"B-beni.. beni korumak için yapmadın mı?" Diyerek mırıldandım.

Bir kaç adım bana yaklaştı.

"Seni korumak için elimden ne geliyorsa yaparım, Yoongi. Bu adam öldürmek dahi olsa."

Nefesim kesilmişti. Ne diyeceğimi bilmiyordum. Hafif büyümüş gözlerim  ve aralanmış dudaklarım ile yüzüne bakıyordum.

"Bak," ellerimi tuttu ve beni kendine doğru çekti.

"Senin gözünde nasıl biriyim bilmiyorum ama sen benim gözümde paha biçilemezsin."

Yanaklarım yanmaya başlarken elleri arasında olan elimi yumruk yaptım. Ellerim minicik duruyordu şimdi.

Az önce korkudan hızlanan kalbim, şimdi heyecandan hızlanıyordu.

Buruk bir şekilde gülümsedi ve yüzümü avuçladı.

"Beni sevmek zorunda değilsin, sadece kalbini benim için açık tut."

Nefesim teklerken kulaklarım uğuldadı bir an. Kalbimden çıkan sızı tüm vücuduma yayılıp uyuştururken titrek bir nefes alıp yutkundum. Kim derdi ki Jimin sana böyle bir anda aşkını itiraf edecek.

"Jimin.." gözlerim dolmuştu.

Bu sefer samimi bir gülümseme ile yüzüme yaklaştı. Dudaklarımızı hafif bir şekilde birleştirdiğinde, gömleğin'in göğüs kısmını avcum'un içine alarak elimde topladım ve heyecandan ellerim arasında olan kumaşı sıktım.

Bir süre dudaklarımız hareket etmedi.

Ama ben dayanamadım ve dudaklarımı aralayarak alt dudağını ağzımın içine aldım.

Aynı şekilde karşılık verdi. Fakat aklıma gelen şey ile hızla ayrıldım ondan.

"Ağzımda kan var."

"Umrumda değil." Diyerek tekrar dudaklarımızı birleştirdi iğrenme belirtisi göstermeden.

Şaşkınlıkla öylece kalmıştım. Dişini dudaklarıma hafif batırdığında şaşkınlığımdan sıyrılıp bende onun üst dudağını emdim. Sağ elimi saçlarına bulup çekiştirmeye başladığımda, yüzümde olan elleri belimi sıkıca sarıp beni kendine çekmişti.

Keep your heart open for me Where stories live. Discover now