30

464 44 14
                                    

-Jimin

"Beğendin mi?"

"Beğendim."

Gülümsedim. Şuan kucağımda oturup, çorbasını içerken yere değmeyen ayaklarını sallıyor olması tatlıydı.

"Sen neden yemiyorsun?" Dedi bakışları bana dönerken.

"İstersen, birlikte yiyebiliriz." Diyerek çorba kasesinden bir kaşık aldı ve dökülmemesi için bir eli kaşığın altındayken ağzıma doğru uzattı.

Gülümsememi engelleyemezken kaşıktaki çorbayı içtim.

Beline sarılı kollarımı canını acıtmayacak şekilde sıkılaştırırken yanağına öpücük kondurdum.

"Bir şey sorucam." Kaşığı kase'nin içine bırakırken kafasını bana doğru çevirdi.

"Sor bakalım."

Ellerini, beline sardığım kollarımın üzerine koydu ve parmakları ile ritim tutmaya başladı.

"Beni sorguya alıcaklar mı?"

"Evet." Dediğimde derin bir nefes aldı.

"Bilmediğim bir şey mi oldu?"

"Hayır. Sadece, olanları anlatmak benim açımdan iyi olmayacak. Hatırladıkça kendimi pis hissediyordum. Ama seninleyken öyle değil."

"Benimleyken nasıl?"

"Senin yanında kendimi güvende hissediyorum."

"Senin için güvenli yerin olurum."

"Olur musun?"

"Hmhm."

Diş etleri gözükecek şekilde güldüğünde hızlı davranarak gülüşünden öptüm.

Kıkırdarken, "Beni çok fazla öpüyorsun." Dedi gülümseyerek.

"Şikayetci gibisin. Öpmem bir daha o zaman."

"Hayır." Hemen inkâr ettiğinde gülmemek için yanak içimi ısırdım. "Beni öpmeni seviyorum."

"Bende seni seviyorum."

Gözleri şaşkınlıkla büyürken yanakları kızardı. Kızaran yanaklarına kokulu öpücükler bıraktım.

"Kızardın."

"Hayır, kızarmadım!" Diyerek sızlandığında güldüm.

Tabi bu kapı zili çalana kadardı.

Kapı tarafına bakarken "Birini mi bekliyordun?" Diyerek mırıldandı.

"Hayır." Dedim ve kol altlarından tutarak kucağımdan kaldırdım. Yavaş bir şekilde ayaklarının yer ile temas etmesini sağladıktan sonra demir kapıya adımladım. Elimi kapı koluna attım ve kapıyı açtım.

"Minho?"

"Neredesin sen amına koyayım? Kaç kere aradım bir de." Homurdanarak içeri girmişti.

"Merak ettik seni." Diyerek içeri girdi Hyunjin.

Göz devirerek kapıyı kapattım ve arkalarından gittim.

İçeride Yoongi'yi gören Minho şaşkınlıkla konuştu. "Misafirin olduğunu bilmiyordum."

"Bende geleceğinizi bilmiyordum." Dedim ve onları umursamadan çorbasını içen Yoongi'nin yanındaki boş sandalye'ye oturdum.

"Neden geldiniz?"

"Telefonuna baksaydın gelmemize gerek kalmazdı." Dedi Hyunjin sakin bir ses tonu ile. Saniyelik Yoongi'ye baktıktan sonra bakışları bana döndü. "Seninle konuşalım biraz."

Keep your heart open for me Where stories live. Discover now