25

393 41 4
                                    

-Yoongi

Bornozumun iplerini sıkıca bağladım ve banyo'nun aynasından kendime baktım.

Bir süre öylece yansımamı izledim.

Derin bir nefes aldım ve saç kurutma makinesini alıp kablosunu prize taktım.
Sıcaklığını ayarlayıp çalıştırdım. Bir elimle saçlarımı karıştırıyor, diğer elimle de kurutma makinesini tutuyordum.

Saçlarımın kuruduğuna emin olduktan sonra kurutma makinesini kapattım.

Bakım işlerimide hallettikten sonra banyodan çıktım ve mutfağa doğru adımladım. Kendime sütlü kahve yapacaktım.

Su ısıtıcısına belirli bir miktarda su koyup çalıştırdım.

Su ısınana kadar televizyondan film açmak için salona gittim. Bugün cumartesiydi ve tatil günümdü. Pazar günleri herkesin tatli olduğu için şanslıydım.

Kumandayı elime aldım ve televizyonu açtım. Netflix'e girip gerilim filmi seçmeye başladım. Benim için önerilenler kısmından herhangi birisini seçtim ve tekrar mutfağa gittim.

Su daha ısınmamıştı. Derin bir nefes aldım ve sandalyeye oturarak bekleyeme başladım. Bir elimi çenemin altına koydum ve düşündüm.

Jiminden bir gündür haber yoktu. Daha dün konuşmamıza rağmen merak ediyordum onu.

Her an evime gelebilir gibi hissederken gerginlikten ölebilirdim.

Ona karşı içimde anlamdıramadığım hislerim vardı.

Ama korkuyordum.

Bu zamana kadar hislerimi asla düzgün bir şekilde açıklayamamıştım. Çoğu ilişkilerim bu yüzden bitiyordu. Onları sevmediğimi ve ilgi göstermediğim için benden ayrılıyorlardı.

Ya da dış görünüşüm yüzünden.

Bazılarına göre kilolu, bazılarına göre fazla zayıftım. Bugüne kadar olan sevgililerim hep gülerken diş etlerimin gözükmesinden şikayetciydiler.

Çirkin gözükmüyormuş.

İşte bu yüzden Jimin'e karşı tereddütlüydüm. Jimin gibi biri beni nasıl sevebilirdi ki? Neyimi sevmişti? Bu yüzden mantıksız geliyordu.

Nedenini Jimin ile konuşmadan öğrenemezdim.

Bu düşünceler aklımı karıştırıyordu. Zilin sesini duymamla düşüncelerimden ayrıldım.

Daha sonra Jimini aramayı aklıma not ettim ve kapıyı açmak için mutfaktan çıktım.

Hızla kolidoru geçip demir kapıya ulaştım. Kolu indirdim ve kapıyı açtım.

Kimse yoktu.

Etrafa, sağa ve sola baktım. Yoktu. Bakışlarım aşağıya indi. Bir zarf vardı yerde. Eğilip zarfı aldım ve evin içine girip kapıyı iktirdim. Salona adımlarken zarfı inceliyordum.

L harfi vardı zarfın köşesinde.

Kaşlarım çatılırken zarfı açtım ve içindeki kağıdı çıkardım.

Çık kafamın içinden.

Çık kafamın içinden.

Çık kafamın içinden.

Çık kafamın içinden.

Çık kafamın içinden.

Çık kafamın içinden.

Çık kafamın içinden.

Çık kafamın içinden.

Çık kafamın içinden.

Çık kafamın içinden.

Çık kafamın içinden.

Çık kafamın içinden.

Çık kafamın içinden.

Çık kafamın içinden.

Çık kafamın içinden.

Çık kafamın içinden.

Çık kafamın içinden.

Çık kafamın içinden.

Çık kafamın içinden.

Çık kafamın içinden.

Senin için iyi olduğunu bildiğim şeyi yapmadan önce çık kafamın içinden.

Onun bana söylediği her şeyi dinlemeden önce çık kafamın içinden.

Sana seni ne kadar sevdiğimi göstermeden çık kafamın içinden.

Bu mektubu yazmayı bitirmeden önce çık kafamın içinden.

Sinirle kaşlarım daha çok çatıldı. Biri benimle kafa mı buluyordu?

Aklımdaki sorular beni boğarken, arkamdan gelen adım sesleri düşüncelerimi anında yok etmişti.

Sikeyim!

Kapıyı kapatmamış mıydım?

Ve tanıdık gelen ama hatırlayamadığım kalın sesi duyduğumda silahımın yanımda olmasını diledim.

"Çık kafamın içinden, Min Yoongi."

Ve sonra boynuma dolanan parmaklar...

-

-

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Keep your heart open for me Where stories live. Discover now