31'

597 38 4
                                    

-Jimin

Koltukta otururken, benim kıyafetlerimi çıkaran ve kendi kıyafetlerini giyen Yoongi'yi izliyordum.

Kurumuş dudaklarımı dilim sayesinde nemlendirdim ve konuşmak için ağzımı araladım.

"Gitmesen olmaz mı?"

"Olmaz."

"Yoongi." Diyerek mırıldandım.

"Farkında mısın bilmiyorum ama iki gündür sende kalıyorum zaten."

Sessiz kaldım.

"Siktiğimin evine gideceğim, eşyalarımı toplayacağım. Daha sonra o evden taşınacağım."

"Yardıma-"

"Kendim halledebilirim."

Derin bir nefes aldım. Bakışları bana döndü.

"En azından nereye taşınacağını söylesen?"

Sanki az önce beni durduk yere tersleyen kendisi değilmiş gibi tatlı bir şekilde gülümsedi.

Çıkardığı kıyafetlerimi dürdükten sonra bana doğru adımladı.

Ellerini omuzlarıma koydu. Diz kapaklarını iki yanıma sabitledi ve kucağıma oturdu. Ellerim otomatikman ince belini buldu.

"Sana iki tane süprizim var." Dedi fısıldarcasına.

"Ne süprizi?"

"En sevdiğin renk ne?"

"Konuyu değiştiriyorsun ama." Dedim kaşlarım çatılırken.

Kıkırdadı.

"Hayır. Sadece, soruma cevap ver."

Bir süre düşündüm.

"Sanırım.. sarı?"

"Sarı mı?"

Onu başımla onayladım. Baş parmaklarımın olduğu kısmı, bel boşluğunu okşamaya başladığımda dudaklarını birbirine bastırdı. "Evet. Hoş bir renk." Diyerek mırıldanarak konuştum. Belindeki ellerim sayesinde onu kendime çektim ve bu sefer kollarımı doladım beline.

Omzumda olan ellerini yumruk yaptığını hissettiğimde gülümsedim ve dudaklarımızı birleştirdim.

Öpücüğüm masum değildi. Ve bunu alt dudağını emdiğimde belli etmiştim. Omzumda olan ellerini boynuma sararken üst dudağımı emmeye başladı. Ağzını araladığında dilimi ağzının içine yollamıştım. Sağ eli saçlarımı bulup çekiştirmeye başladığında kollarım belindeki baskısını iyice arttırmıştı.

Dilini dudaklarımın arasına alıp ısırdığımda minik inlemesi kulaklarımı doldurmuştu. Sesi kasıklarımı sızlatırken, beni dumara uğratacak hareketi yapmış, kalçasını kasıklarımın üzerinde hareket ettirmeye başlamıştı.

"Ah, siktir." Diyerek inlediğimde öpüşmemizi bozmuştum. Kafam arkaya düşerken öpücükleri boynuma indi. Öpüyor, öptüğü yerleri emiyor, kendi izlerini bırakıyordu.

Beni öldürüyordu.

Ellerim onun kalçalarını avuçlamıştı. Şortundan hissettiğim yumuşak kalçalarını yoğurmaya başlarken boynuma doğru inleyip başını omzuma gömdü.

Aletimin baskısı beni zorlamaya başlamıştı. Sol elim çıplak bacağını buldu. Boylu boyunca okşarken, parmaklarımı şortundan içeri gönderdim. Boxerı üzerinde deliğinin okşamaya başladığımda aramızdaki kumaş parçaları can sıkıcıydı.

İnlediği sırada kendini kasmıştı. Dudaklarımız yeniden buluştuğunda elimi bu sefer boxerından içeri sokmuş, deliğini okşamaya devam etmiştim. Yüksek sesli inlemesi, ağzımın içinde kaybolmuştu. Kendimi sınırda hissediyordum. Onu her an önümüzde duran masaya yatırıp kendimi en derinlerine yollayabilirdim.

Keep your heart open for me Where stories live. Discover now