31- Yunho Günlükleri

282 46 48
                                    

Erken atıyorum çünkü atmamak için bir sebep? Yok.

Seonghwa, Yunho'ya girmesi için öncelik verdiğinde gömleği kana bulanmış olan çocuk şoka girmiş beş kişiyle göz göze geldi.

Wooyoung elini kalbine koyup sonuna kadar açtığı ağzıyla sendelerken San da onu tutmaya çalışsa bile görüntüyü atlatamıyordu.

Hongjoong'un gözleri Seonghwa'dan açıklama bekler gibi endişeyle bakıyordu ve en sakinleri kesinlikle Jongsang ikilisiydi.

"Mingi nerede?" dedi Yunho.

Jongho tek kelime bile söyleyemeden sağdaki kapıyı işaret etti.

Yunho üstüne başına aldırmadan, buradan çıkarken sırtında taşıdığı ezici yükten kurtulmanın verdiği rahatlıkla kuş gibi hissediyordu.

Kapıyı tıklatmaya gerek duymadı. Uyuyor olma ihtimaline karşı kola yavaşça bastırdı ve aralık kapıdan sessizce içeri süzüldü.

Mingi'nin uyumadığını gördüğünde ise az öncekinin aksine normal şekilde kapattı kapıyı ve sırtını yasladı.

"Bunu... Yaptın mı gerçekten?"

Büyük olan dudağını ısırarak kıkırdadığında Yunho sahte bir sinirle parmağını tehditkarca ona salladı.

"Sinirlerimi bozma! Ne kadar tehlikeli olduğumdan haberin var mı ha?"

Mingi istifini bozmadan onu sinir etme çabasını sürdürüyordu.

"Tehlikeli mi? Sen mi? Kedicik~"

Bunun üzerine Yunho da gülmüş ve odanın kapısını kilitlemişti.

"Üzerimde birilerinin kanını taşımak hoş değil."

Büyük olan buna cevap veremeden sevgilisinin açıkta kalan göğüslerine dikti gözlerini. Yunho askıları gelişigüzel bir yere attıktan sonra gömleği de üzerinden sıyırdı.

Ellerindeki eldivenlerden de kurtulurken dar deri pantolonu ve yarı çıplak bedeniyle yatağa yürüdü.

TW: SEMEHO MOMENT

Mingi'nin kaşları havalanmış öylece karşısındaki çocuğun yapacaklarına odaklanmıştı.

Yunho ise ipleri eline almıştı. Mingi'yi belinden kavrayıp oturur pozisyondan nazikçe yatağa yatırdı.

Başının üzerinde birleşen elleriyle baskınlığını sevgilisine karşı kaybeden dedektif dilini iç yanaklarında gezdirip meydan okurcasına kaşlarını kaldırıp indirdi.

"Yapabildiğinin en iyisi bu mu?"

Üstteki beden sırıtarak altındaki çocuğun boynuna burnunu sürttü ve mırıldandı.

"Odanda birkaç şey gördüm bebeğim."

Mingi nefesini tutmuş, bahsettiği şeylerin şu an aklındakiler olmamasını diliyordu.

Onun bu hali Yunho'ya güç verirken dilini köprücük kemikleri üzerinde kaydırdı.

"Beni ne zamandır takip ediyordun hm? Geçen kış kaybettiğim fularımın, kafede unutup bir daha göremediğim kolyemin ve-"

Altta git gide köşeye sıkıştırılan dedektif sinirle çıkışmıştı.

"Tesadüf!"

"Öyle mi dersin?"

Yunho kendisini git gide kaptırırken yatakla tek hamlede buluşan sırtıyla inledi.

"Bilmem, öyle mi derim?"

Mingi devrettiği baskınlığı tekrar kurduğunda bunun bedelini keskince sızlayan yarasıyla ödemişti.

Sarışın olan bunu fark ettiğinde sinirle yumruklarını onun omzuna indirmeye başladı.

"APTAL! YARAN ÇOK YENİ NE YAPIYORSUN!"

Küçüğün serzenişleri üstteki bedenin usulca yanına kıvrılmasına sebep olmuştu. Şimdi yan yana uzanıyorlardı.

"Kendine dikkat etmezsen seni zincirler ve ukem yaparım."

Mingi bu dediğiyle gülerken elini yavaşça onun erkekliğine koydu. Yunho hissettiği baskıyla yutkunurken dedektif de gözlerini kapatıp elini geri çekmişti.

"Uken mi? Kalçaların her gece benimle genişlerken fazla iddialı değil misin?"

Yunho buna cevap vermemeye karar vermişti. O da sevgilisi gibi gözünü kapattı ve mırıldandı.

"Bunca zaman bana neden kendini göstermedin?"

Büyük olan uykuya dalacak olmanın ağırlığı yüzünden derinleşmiş sesiyle cevapladı.

"Kendime güvenemedim. Benden tiksinirsin sandım. Aldığım uyduruk bir yarada bile elebaşını gebertecek kadar psikopat olabileceğini bilmiyordum açıkçası."

Yunho dirseğini karnına geçirecekken yarayı hatırlayıp sadece alnına bir fiske atmakla yetindi.

"O uyduruk(!) yara yüzünden kalpten gidebilirdim biliyor musun?"

Dedektif cevap vermek yerine homurdanarak onu kendine çevirdi ve ellerini kendine sardı. Yarası ve az önceki ani hareketi yüzünden daha fazla acı çekmek istemiyordu.

Yunho yüzünü onun boyun girintisine gömerken kokusuyla daha da gevşedi.

"Benim için aşk günlükleri de tuttunuz mu Bay Song~?"

Mingi battaniyeyi ikisi üzerine örterken gülmeden edemedi.

"İyileştiğimde benimle dalga geçmenin cezasını çekeceksin." Ve sarı tutamları okşarken devam etti "Soruna gelirsek de... Bir nebze evet. Her anını zihnime yazdım."

Küçük olan şımararak daha sıkı sarıldı ve tatlı bir tonda mırıldandı.

"Yunho Günlükleri~"

Yarasına rağmen Mingi de bir kahkaha atmış diğerinin kafasını ısırmıştı.

"Yaramaz! Uyu şimdi."

İkisi de bunun üzerine sadece birbirlerinin nefeslerini dinleyerek huzuru bulmuşlardı. Gözleri aynı anda kapandı ve zihinlerinde birbirlerini düşünürken dudaklarında hoşnut birer tebessümle uyuyakaldılar.

Judas  // YunGiWhere stories live. Discover now