3- Özel Koruma

670 96 123
                                    

"Ve bu akılalmaz olay bir üniversite kampüsünde gerçekleşti sayın seyirciler. Ülkenin dört bir yanından bu çeteye tepki yağarken Cumhurbaşkanı ise okulları bir hafta tatil ettiğini resmi olarak açıkla-"

Yunho yanaklarını şişirerek kollarını bağladı. Bu durum onu zaten fazlasıyla geriyordu ama o dünya yansa umursamayacak bir yapıya sahipti. Tabii ki de bunda, ailesini küçük yaşta kaybetmiş olmasının etkisi çoktu.

Canını pek umursamıyordu. Bir kere yaşanmıştı bu korkunç olay ve bitmişti.

Başını koltuğun başlığına yaslayarak gözlerini yavaşça kapattı. İşe gidene kadar yarım saat daha dinlenebilirdi. Üzerine anında çöken ağırlık ile tüm vücudu gevşemişti. Uyku ve uyanıklık arasında gidip gelirken seri bir şekilde tıklatılan kapıyla yerinden sıçradı.

Dişlerini istemsizce sıkarken tüm evi ateşe vermeyi düşünüyordu. Ama ısrarla çalınarak üzerinde kalıcı bir travma oluşturan kapının sesi onun sabrını taşırmıştı, hemde çoktan.

Bir hışımla koltuktan kalkıp kendini kapının önüne attı. Sinirle içine çektiği nefesini geri verip kapıyı sertçe açtı.

Daha ne olduğunu bile algılayamadan üzerine yuvarlanan ufak bedenle dengesini kaybetmişti. İkili beraber sert zemine çarptığında Yunho sırtının acısıyla hafifçe inledi. Acilen sırtını doktora götürmesi gerekiyordu çünkü dün olmadıysa bile bugün kesinlikle parçalarına ayrılmıştı.

"BAY JEONG! AH OLAMAZ, İYİ MİSİNİZ EFENDİM!!??"

Endişeli bir şekilde kendisine bakan yüze dikti bakışlarını. Kırmızı saçları minyon yüzüne daha da sevimli bir hava katıyordu. Onu tanıdığını sanmıyordu. Kaşları merakla çatılırken mırıldandı.

"Sen de kimsin böyle?"

Kırmızı saçlı çilek çocuk gururla ayağa kalkıp göğsünü şişirerek yüzüne ciddi bir ifade takındı.

"BEN KİM HONGJOONG! SİZİN ÖZEL KORUMANIZIM!"

Yunho inanamaz bakışlarla gözlerini kısa çocuktan ayırmazken kendini tutamadı.

"Ne?! Ne koruması? Aklımı kaçırıyorum evet gerçekten deli oluyorum sanırım."

Ayakta öylece dikilen beden ellerini sağa sola sallayarak dudaklarını büzdü.

"Hayır hayır, kötü bir karşılaşma yaşamış olabiliriz ama bunu telafi edebilirim. Ayrıca bu benim mesleğimde ilk deneyimim, şirket için boy sınırına yetişememişim. Peh saçmalık."

Hongjoong umursamazca omuzlarını silktiğinde Yunho da duvara tutunarak yerden kalkmıştı.

"Bekle bekle bekle... Şirket mi dedin? Seni buraya kim gönderdi?"

Kendisinin neredeyse göğüs hizasında olan çocuk anlamamış bir şekilde tek kaşını kaldırdı.

"Kim mi gönderdi? Kim gönderecek, tabii ki de Bay-"

"CHOI SANNN!!!!!"

•••

"Hey demek tanıştınız? Nasıl? Anlaşıyor musunuz?"

"NE DEMEK!" Yunho, yoldaki herkesin ona dönüp bakmasına sebep olan şeyin bu kez yakışıklılığı olmadığını görünce sesini kıstı ve caddenin karşısına geçecekleri sırada Hongjoong'un elini kavrayıp devam etti

"San beni çıldırtmak mı istiyorsun sen?"

"Yuyu! Sannie çok düşünceli sen bunu anlayamıyorsun, değil mi Sannieee~ Ah kesinlikle öyle bebeğim."

Yunho kulağında çınlayan öpücük sesiyle telefonu kulağından uzaklaştırırken gözlerini devirdi.

"Sevgiline yaranmak için beni ve Joong'u bu işe alet etmen çok ayıp Choi!"

"Mmm Sannie~ kapat şu telefonu, ne diyor bu keriz."

Yunho kulağına dolan dıt sesiyle içinden geçen tüm küfürleri baştan sona tekrar etti.

"Vay canına Bay Jeong bu kafenin tatlılarına bayılırım! Hepsini siz mi yapıyorsunuz yoksa."

Parıldayan gözlerle ona bakan bedene gülümseyerek baktı, belki Hongjoong ile vakit geçirmek o kadar da kötü bir fikir değildi. Başını iki yana sallayarak ona gülümsedi.

"Hayır Joong. Ben sadece garsonum. Ama seni Yeosang ile tanıştıracağım. Tüm bu leziz şeyleri o yapıyor."

İkili tatlı sohbetleriyle birbirlerini daha iyi tanımaya başlamıştı. Ve ikisi de bunu sevmiş gibi görünüyordu.

Tabii bu yakınlığı sevmeyen bir kişi vardı.

"Hwa."

Mingi'nin tek kaşı kalkmıştı ve dudaklarını yavaşça yaladı.

"Bu çilek çocuk nereden çıktı bilmiyorum ama-"

"Onunla ben ilgilenirim."

Seonghwa gözlerini ayırmadan kafeye yürüyen kırmızı saçlı çocuğu izliyordu.

"Aslına bakarsan ilgilenmeni istemeyecektim."

"Sorun yok, yapacağım"

Mingi anladığını belli eden bir ifadeyle onayladı.

"Güzel."

Yanındaki çocuğun hâla başka şeylere dikkat verdiğini gördüğünde kontağı çalıştırdı ve büroya sürdü.

Judas  // YunGiOpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz