30- Av

265 44 80
                                    

Biraz iyi değilim, bu bölümde çok acı var ve özellikle bu sebepten şimdi yazmak istedim.
•••

Midesinde bir kramp vardı.

İçinde ise bitmeyen bir kusma isteği.

Nefes alışları gittikçe daralıyordu.

Adını duymak istemiyordu.

Ondan başkasının ağzından.

Kendisine seslenildiğini duyuyordu.

Ama idrak edemiyordu.

Kolları arasından kaydı onun bedeni.

Ayaklarınınsa onu taşıyamadığını hissetti.

Geriledi.

İnanamadı.

Hani gelecekti.

Geleceğim demişti.

Gelmiyordu.

Mingi ona gelmiyordu.

Bekledi.

Kalksın diye bekledi.

Gülümseyerek yanına gelsin diye bekledi.

Ama Mingi kalkmadı.

Gözlerini açmadı.

•••

"Sevgilim" dedi Mingi ellerini küçüğün yanaklarına koyarak.

Dokunuşları onu titretmişti. Parlayan gözlerini açtı ve yaşlarını akıtarak gülümsedi.

"Buradasın Mingi!"

"Sana gitmeyeceğimi söyledim meleğim."

Başını göğsüne gömdü. Kokusunu en derinine kadar soluyordu. Huzuruna tekrar kavuşmuştu.

Fakat bir farklılık vardı.

Başını eğip kana bulanmış tişörtle gözlerini kocaman açtı.

"M-mingi!"

"Korkma güzelim, geleceğim."

Yunho dizleri üzerine çöküp ellerini tuttu. Korku tekrar vücudunu sarmıştı.

"Gitme! Lütfen!"

Mingi de onunla birlikte diz çöktü ve kenardaki yatağı işaret etti.

"Gitmiyorum ki, dinleneceğim biraz."

"Sahi mi?" Yunho'nun irisleri korkuyla titriyordu konuşurken.

"Sahi güzelim. Sana yemin ederim. Tanrı beni sevmiyor, yanına çok geç alacak."

Bu ikisini de gülümsetti. Yunho, Mingi'yi kaldırdı ve yatağa taşıdı.

"Sen olsan ne yapardın Mingi?"

Büyük olan uzandığı yataktan anlamamış gibi bakıyordu ona. Yunho parmak uçlarını onun kusursuz teninde gezdirdi. Ve açıkladı.

"Benim canımı yaksalar, sen ne yapardın Mingi?"

Büyük olanın yüzü düşmüştü. Dişlerinin arasından tısladı.

"Onları ellerimle öldürürdüm."

Sarışın çocuk gülümsedi ve üzerine eğildiği bedenle dudaklarını birleştirdi. Ve ayrıldığında fısıldadı.

"Bende öyle yapacağım."

•••

"Yunho!"

Judas  // YunGiWhere stories live. Discover now