19."İncir çiçeği"

13.7K 420 91
                                    

YAZARIN ANLATIMI İLE

"öldürdüm çiçeğimi, yaşatamadım"

1 hafta sonra....

"Gelebilir miyim?" Dedi Behzat
Pamir hâlâ boş duvarı izliyordu.
"Begüm hastaden çıktı. şimdi eve geçti ozanla" dedi. Pamir, Behzatın söylediklerini duyuyor ama algılayamıyordu. Ozan hem Begümün yanında hem şirkettr hemde depolara baktırtıp her yerde Bülenti ve Melihi arıyorlardı.

Artık, sadece Bülent ile Melihi aratıyordu.

Pamir ayağa kalktı, bir haftadır sadece 2 saat uyumuş. Bitmiş bir haldeydi. Yemek yemiyordu. artık suyuda 3 günde bir içiyordu. Ama sigarayı... Her gün istisnasız bir paket bitiriyordu.

"Nereye?" Dedi Behzat.
Pamir boş gözlerle ona baktı.
Konuşmuyorduda.
"Tamam selam söyle" dedi sonradan.

Pamir kırcanın yanına gidiyordu.

Arabayı çalıştırıp sürmeye başladı. Bir haftadır ağzından tek kelime çıkmıyordu.
Sanki görünmez bir fermuar vardi ağzında.
Kırcada aynıydı. Konuşmuyor, yemek yemiyor, uyumuyor,hatta temel ihtiyaçlarını bile gidermiyordu. Gideremiyordu.

Pamir arabayı duvarın önüne koyup aşşağıya indi. Demir Kapıyı açıp, topraklı yoldan Kırcanın yanına doğru yürüdü. Artık kırcanın nerde olduğunu gözü kapalı bulabiliyordu.

Yürüdü.

Yürüdü.

Durdu.

Uzun süre kırcaya baktı.

Sonra gözünden bir damla yaş düştü.

"İncir çiçeğim" dedi. Sadece kırca ile konuşurdu.

Sonra...

Mezarın yanına oturdu, kırcanın toprağına dokundu.

"Bu gün nasılsın?" Dedi ama gözündeki yaşlar dinmek bilmiyordu.
"Bende iyiyim" dedi gözyaşları arasından. Sanki kırca ona cevap veriyordu.

Evet. kırca ölmüştü.
Söylemesi güç ama kırca artık nefes almıyordu.

İncir çiçekleride açmamıştı fakat, Pamir kırcanın ölmesine izin vermişti. Pamir sarsılmaz ilk defa sözünü tutamamıştı.

Hani size demiştim ya insan, ruhu olmadan kaç gün yaşayabilir diye? İşte bu sorunun cevabını Pamirde bilmiyordu.

Begüm, ağlamaktan helak olup güçsüz düşmüştü. Kırcanın cenazesinde sinir krizi geçirmişti. Bu günde bayıldığı için ozanla hastaneden gelmişlerdi Behzat onu haber vermişti.

"Kırcam, yapamıyorum ben, dayanamıyorum, olmuyor" dedi Pamir, sesindeki eski kalınlıktan eser yoktu şimdi.
Kısık,aciz çıkıyordu sesi.

Pamir sarsılmaz, çok fena yıkılmıştı.

"Yalvarıyorum, sana yalvarıyorum kırca geri dön beni böyle bırakmazsın" dedi ağlayarak.

Dimdik, yeri göğü bir nefeste içine çekecek adam. Ölen bir kadına yalvarıyordu.

Alnını toprağa yasladı.
"Yapamazsın..." Dedi son kalan sesi ile.
Sonra dayanamayip hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı.

"Sen benim kar tanemsin,sen benim incir çiçeğimsin" dedi.
"Gitme, yapma bunu bana, geri dön" diyerek sayıklıyordu.

Tam 9 gündür yani kırcanın kaçırıldığı günden beri o eve adımını atmamıştı.
O eve bir tek kırca ile girerdi bundan sonra. Ama hiç giremeyeckti galiba...

"Aklımın bana fısıldadığı şeyi yapmaktan korkuyorum kırca, ya sen gelirsin... Yada ben" dedi Pamir. Fakat kararlıydı gitmekte. Kırcaya gidecekti. Ruhuna gidecekti.

Onların hikayesi böyle mi bitecekti?

"Kırca, yapma sevgilim" fisıltıyla konuştu Pamir. Artık ağlamaktan nefessiz kalır olmuştu.

Pamir, şu 1 haftada hiç kimseye başın sağolsun dedirtmiyordu.
Mesela Behzat neden ilk başta
'selam söyle' dedi. Çünkü Pamir kırcanın öldüğünü kabul etmiyordu. Fakat içten içe biliyordu. O artık Gök yüzündeydi.

Onun yeşil gözlerinde hayat bulduğunda bütün yeşiller ona farklı gelmişti ama şimdi. Yeşil rengin 'y'si bile ona acı veriyordu.

Pamirin, telefonu çaldı. Kimse, Behzat dahi olsa onu Kırcanın yanında aramazdı. Oda telefonunu kapatırdı zaten ama bu gün unutmuştu.

Sinirle telefonu açtı. Sadece sinirden nefes sesleri duyuluyordu. Behzat telaşla konuşmaya başladı.

(...)

"Ne?(!)" Pamirin ağzından ilk defa bir sözcük çıkmıştı. Bir mezara bir telefona baktı. Sonra hızlı adımlarla mezarlıktan çıktı.

Kırcadan daha önemli ne olabilirdi?

MAFYANIN İNCİR ÇİÇEĞİ Où les histoires vivent. Découvrez maintenant