1."Bu kim?"

70.2K 1.3K 350
                                    

İçeri girdiğimde ev sessizdi. tanımadığım bir adamın konuşması geliyordu. 21 yılım her zaman kavgayla geçtiği için şaşırmıştım açıkçası. Merih beyin yanından gelmiştin yani stajdan. Avukatlık stajından. Ayakkabılarımı çıkarıp içeri geçtiğimde,
"Hoş geldin kızım" diye karışladı annem beni ona şaşkınca bakıyordum. Ki yanında baş köşede tekli koltukta oturan 25 yaşlarındaki yakışıklı karizmatik mükemmel giyinmiş bir adamın olduğunda gördüm. Yine oyun yapıyordu. Bu oyunu çok ama çok özel misafirlerimizin yanında yapardı. Bu adamda çok önemli bir adam olmalıydı. Göz devirip
Cevap vermeden içeri geçicekken babam konuştu.
"Kızım bir selam yok mu?" Diye sordu babam sahte bir şaşkınlınla. Oda cici baba rolüne bürünmüştü. Ama çok gergindi gerginliği atlatmak için dikkatini başka bir şeye veriyordu sanki.
Ben adama bakmasamda beni süzdüğünü bal gözlerinden anlayabiliyordum. Sert bir yapısı vardı. O bal gözlerini nasıl sertleştiriceğini biliyordu kesinlikle.

Babama Umursamazca döndüm.
"Bu kim?" Dedim başımla adami işaret ederek. Gözlerine bakmıyordum.
"Pamir sarsılmaz ornaz holdingin patronu, ayrıca bu tutumunu hiç beğenmedim kendisi benim iş yerimin sahibi olur." diyip gülümsedi. Bu adamın baskıcı bir yapısı varken nasil böyle modern konuşuyordu?
"Hm yani kumarhanenin sahibi anladım" dedim anlamış bir tavırla. Ne bekliyorlardı onlar ile oturup çay içmemi mi? Bir adım atmıştım ki annemin sesi ile durdum.
"Kızım ayıp oluyor ama" dedi kızar gibi yaparak. Cidden bu rollere çalışması lazımdı.
"Bakın, ne yapıyosanız yapın ama beni rahatsız etmeyin ayrıca bu adam sizin bu saçma oyunlarınıza kanacak birine benzemiyor" dedim ve o bal gözlerin sahibine baktım. Gözlerindeki duyguyu çözemesemde kaşlarını yukarı doğru kaldırdı. Ne yani benide onlar gibi mi sanmıştı?
"Hemde bu kadar zengin bir adamin torpille değil zekası ile yükseldiğini anlamak çok basit sevgili ailem lütfen misafirimizi salak yerine koymayın" dedim. 'Misafirimiz' kısmına vurgu yapmistim. Sonrada dik duruşumu bozmadan merdivenlerden odama yürüdüm.

Adının Pamir olduğunu öğrendiğim adam. Bana garip gelmişti. Bir şey vardı ondada. İçinde huzur veren bir şey. O sert yapısına göre naif bir şey.

35 dakika sonra...

Odamın kapısı tıklatıldığında şaşırdım. Çünkü annem ve babam asla böyle davranmazdı ya misafirimiz gitmemişti yada başka biriydi.

"Gel" dedim yumuşak sesimle. Kapı açıldığında onu gördüm.

Pamiri.

"Girebilir miyim?" Dedi.
Neden gelmişti şimdi bu?
Başımı olumlu anlamda salladım. Kapıyı kapatıp yanıma geldi.
"Benimle geliyorsun, Ayşim" dedi
"Benim ismim kırca" dedim. Ayağa kalkarak
"Sen benim Ayşimimsin" dedi. Ne diyordu bu?
"Benim adım kırca kumru, kimsenin hiç bir şeyi değilim" dedim
"Merak etme, kırca sarsılmazda yaparız" dedi gülümseyerek. Buna iğrençlik diyemezdim. Çok güzel gülüyordu.

Bir dakika kendine gel kırca. Kim oluyor bu adam? Kendini ne sanıyordu? Ayrıca nereye gidecektik. Hemde ben Ayşim değildim ki. Bir lafıyla kafamı allak bullak etti. Ne cüretti bu?


"Hadi gitmemiz lazım" dedi kalın sesiyle tekrardan. Başımı salladım. Bir dakika başımı mı salladım. Boşluğuma gelmişti.

Güldü.

Kafamı karıştırıp bana 'evet' dedirtemezdi.

"E hadi madem"
"Gelmiyorum!" Dedim sesimi yükselterek.
"Geliyorsun!" Dedi aynı yükseklikle. Yani dişe diş göze göz gibi.
"Asla!" Dedim Biraz daha yüksek çıkan sesimle
"Eğer, şuan benimle gelmezsen ben götürürüm buda hiç hoş olmaz emin ol!" dedi dişlerinin arasından. Kaslı vücudu, geniş omuzları, 1.90 boyu ile bunu rahatlıkla yapacağını anlamıştım. Sadece gözlerine baktım bir süre.
"Hadi kırca" dedi. Kendimi ilk defa değişik hissettim. Onun sesiyle adımı duymak bir garip geldi bana. Derin bir nefes aldım
"Nereye gideceğiz?" Dedim gözlerinin içine bakarak. Kabul etmesem beni sürüyerek burdan götüreceğini sonuna kadar anlamıştım.
"Eve" dedi sadece. Onu evine olmaliydı ayriyetten ben evimdeydim.
Başımı salladım.
"Eşyalarını topla" dedi. Benim yapacak bir şeyim yoktu. Fakat bir planım vardı. Elbette bu adamla asla hiç bir yere gitmezdim. O kapıdan çıkınca eşyalarımi büyük valize doldurdum. Sonra küçük bir valize makyaj malzemelerimi ufak tefek şeyleri attım.

Nerdeyse 15 dakika geçmişti. Telefonumu mavi dar pantolonumun arkasına sokup. Kapıyı açtım açmamla, pamiri görmem bir oldu.
"Ver bana" dedi. Bir şey söylemeden ona verdim.
Başımı salona çevirdiğimde annem ile babam bana bakıyordu.
Annem yanıma gelip bana sarıldı babam istifini bile bozmadı.
Annem yine rol yapıyordu fakat bana sarıldığında
"Aferin kız bir işe yaradın sonunda" dedi iğrenç sesiyle. Bu evden cidden gittiğim için şükrediyordum. Ne kadar güçlü görünmeye çalışsamda değildim.
Sadece öyle gözüküyordum.

Eğer pamir bana bağırsaydı büyük bir ihtimalle ağlardım.
Çünkü kavga dolu bir ailede büyüdüğüm için yüksek sesten çocukluğumdan beri korkardım.
Pamirin bana bağırmasından biraz tırstığım için uysallikla kabul etmiştim. Kısmen.
Dışarıya çıktığımda 4 tane araba vardı. Galiba benim planım suya düşmüştü. Ama geldiğimde 1 araba görmüştüm.Eğer tek bir arabada ikimiz olsaydık midem bulanıyor bahanesi ile mutlaka kaçarsdım ama dört minibüsle bu biraz zor gibi.

Biraz mı?

Arabaya bindiğimizde cam kenarına oturdum. Pamirde karşıma oturdu. Gerçi bu aileden kurtulduğum için sevinmem gerekirdi fakat gideceğim yeri bilmediğim için pek mutlu değildim.

Ama içimde bu adama karşı başka bişi vardı.

Garip,başka bir şey.

MAFYANIN İNCİR ÇİÇEĞİ Onde histórias criam vida. Descubra agora