62.Bölüm

30.5K 4.1K 713
                                    

📍Hoş Geldiniiiizzzzzz

Ayyy dolu bir bölüm oldu, derince bir nefes alıp sakin olun ve öyle başlayın mzmxmx

Sınırımız 2.6k

Keyifli okumalaaarrr 💞

*******
62.Bölüm

*******





Onca lafa onca söze rağmen belinde Hamza'nın verdiği çakısıyla evine geri gitmişti Hasret.

Gitmeyip de yapacağı bir şeyi yoktu, o üzerine iftira atılan evde, kocasının yanına gitmek için tanımadığı bir adama yalvardığı, kendine el kaldırılan o evde daha da bir an durmazdı.Bu koca evde de yalnız olabilirdi, cesareti olan pek tabi karşısına çıkıp boyunun ölçüsünü alırdı.

Şak diye kapattı evinin demir kapısını, sürgüyü seslice çekip anahtarı yuvasında iki kere döndürdü, "Mustafa'nın gözünün yaşına bak, Muhterem'in gözünün yaşına bak, Murat'ın yaptıklarını sineye çek... Kimse benim gözümün yaşına bakmıyor, kimse beni sineye çekmiyor ama."

Hırslı hırslı çıktı merdivenleri, evin iç kapısını açtı sertçe, "Murat'ı peşime takarmışım! Gördüğüm yerde nasıl eceli oluyorum bak gör! Ben takılacağım onun peşine."

Ağlamamak için zor duruyordu yine, kendi kendine herkese sövüp durdu sıcak olsa da buz gibi hissettiren evi dolaşıp içeriyi aydınlatırken. Hamza'nın sıcaklığı, güveni, sesi eksikti buralarda. Bu büyük yokluğu hissetmemek için biraz da Hamza'nın amcasına sövdü Hasret.

"Ben sana edeceğimi bilmez miyim, elime düş bir yudum su veriyor muyum gör! Yakacağım herkesin çırasını, Hamza gitti herkesin keli göründü!"

Evi dolaşıp her yerin sessiz sakin olduğunu görünce geçip mutfak sandalyesine oturdu bitkince. Mutfak da soğuktu sanki, sobadaki odunlar kendi kendine yanmış bitmişti. Hoş yansa bile içini ısıtamazdı Hasret'in, ebedi bir soğukluk yer etmişti sanki göğsünde. İçeriyi cılız bir gaz lambasının sarı ışığı aydınlatıyor, ortamı daha da kasavetlendiriyordu.

Dirseklerini masaya yasladı Hasret, öylece mutfak kapısından bahçeyi izledi. Dolunay hala vardı ve ortalığı çokça aydınlatıyordu.

Hamza'yı düşündü derin bir kederle, şu mutfakta daha ilk sabahlarından yaktıkları yumurtayı, küsüşüp barışmalarını, yedikleri yemekleri hatırladı. Gülüp eğlendikleri zamanlar, çok değil daha iki gün öncesi.

Gülüm Hasret, çiçeğim Hasret.

Üzüm tanesi Hasret.

Salkımından kopmuş da toprağı boylamış gibi hissediyordu şimdilerde.

Belki fazla olgunlaşmıştı, en nihayetinde o tatlı halinin bir durağan noktası olacak, oradan çürümeye yüz tutacaktı her şey gibi.

Ama daha çok erken değil miydi bunun için, bu kadar kısa mı sürecekti hayatının en güzel zamanları?

"Hamza gelecek." dedi sonra içindeki kötü düşünceleri susturup mutfaktaki o tuhaf sessizliği kırarak, "Dirisi gelecek hem de."

Kendi söylediğine inanmak isteyerek telkinler verdi yüreğine, "Bu kadar acıma yüreğim, bak gör bu günleri de aşacağız, ardından gülerek bakacağız."

Derin bir nefes daha alacak oldu ama boğazına tıkandı birden hisleri, Hamza'nın geleceğe dair hayalleri, ceplerinden tütün çalacak olan çocukları. Gözleri doldu bir anda, yüzünü ellerine gömdü Hasret. Ağladı da ağladı bir süre, yüreğindeki o korku milim kıpırdamıyordu yerinden.

KÖYGÖÇÜRENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin