26.Bölüm

59.7K 6.1K 475
                                    

📍 Hoş geldiniiiiiiizzzzzzzz

Nasılsınız neler yapıyorsunuz bakalııımm

Dün akşam gelecektik ama bazı yorgunluksal aksaklıklar olmuş uyuyakalmışız bölüm yazarken, gün içinde de çalışıyorum maalesef :(:(

Geceye bir bölüm daha gelir yarısını yazdım, şimdiden yıldızları toplayalım 2,7k olalııımmm

Keyifli okumalaaaarrr ❤️

*******
26.Bölüm

*******



"Nasıl geçti bakalım?"

Elinde tepsiyle sırıta sırıta mutfağa girip de duyduğu ani sesle sıçraması bir oldu Hasret'in, aklı bir karış havada dolanıp duruyordu Hamza'yla konuştuktan sonra.

Dut ağacı mut ağacı deyip aklını alıyordu kolay yoldan. Sanki onunla öpüşüp koklaşmaya hevesliydi!

Öksürüp kendini toparlamaya çalıştı, dağılması uzun sürmezdi ama yine de daha doğru düzgün tanımıyordu bu öğretmen hanımı. Belki de çok dedikoducuydu?

"Nasıl olsun, iyiydi şükür."

"Haşim bey buraya kadar gelip ilgilendiğine göre önemli biri olmalısın."

İçli bir nefes aldı Hasret, bu kadını böyle basit akıl yürütmelerle mi öğretmen yapmışlardı? Kendisi başka insanlardan çok kendiyle konuşmasına rağmen ağızdan daha iyi laf alıyordu.

'Çaylak..' dedi içinden.

Hoş, Hasret de kolay anlaşılacak biri değildi, kendi kendine iyi dayanıyordu.

Düşüncelerini bir kenara koymayı denedi, tam kadını yanıtlayacakken tekrar konuştu öğretmen, "Rahatsız oluyorsan bu konulara girmem ama buraya biraz yabancı gibi duruyorsun. Üç senedir bu köydeyim, merak ettiklerin varsa yardımcı olmak isterim."

İşte şimdi tam da yardım etmek isteyen bir öğretmen edasındaydı. Ve Hasret pek çok şeyi öğrenmek istiyordu. "Çok da yabancı sayılmam, ama buralara uzak kaldım biraz." dedi hiçbir konuya girmeden.

Kadın konuşmak istiyor gibi görünüyordu, sessiz kalıp bardakları yıkamaya başladı.

"Doğrudur. Hamza Bey'le görüşüyorsunuz sanırım?"

"Hımm, öyle."

Kadını biraz tereddütlü duydu, "O halde burada geçici misin? Yanlış anlama lütfen, uzun zamandır tek kalıyorum ve konuştuğum kişi çok az. Merak ediyorum."

Kadının sesinin kibarlığı ve konuşurkenki nezaketli tavrı fazla merakını gölgeliyordu neredeyse. Hamza bu kadınla konuşup gelip kendisiyle konuşunca aradaki farkı hissediyordu kesin.

Ama ona neydi ki, gül gibi kızdı Hasret. Dikeni biraz çoktu ama katlanmayı seviyordu Hamza.

Yani en son öyleydi.

"Yok estağfurullah." kadının söylediklerini aklında tutup yanıtlamaya çalışırken bir yandan da bardakları ters çevirip koyuyordu, "Ben evden kaçtım da, ondan geldim."

Böyle rahatça konuştu Hasret. Her zamanki haliydi hem.

"Nasıl yani?"

"Öyle işte, bana zarar eden yerde duramam, duramayınca da göçerim böyle. Burada da kalıcı değilim, başımı sokmaya yer olsun diye geldim." dedi kısaca.

KÖYGÖÇÜRENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin