34.Bölüm

54.4K 5.6K 745
                                    

📍 Hoş geldiniiiiiiizzzzzzzz

Yeni bir bölümle ben de geldim, milyona yaklaşmışızzz

Sınırımız 3k, satır aralarına görüşlerinizi bırakmayı unutmayınıızzz

Yetişirse geceye bir bölüm daha gelebiler yoksa yarın görüşürükk

Sizleri sevirem,

Keyifli okumalaaaarrr ❤️

*******
34.Bölüm

*******

"Ben bir türlü anlamıyorum bu adamı ya. Eller ne der diyor bir saat geçmiyor kadınların içinde okşamalar etmeler."

Ağzının içinde homurdanarak elbisesinin düğmelerini bu kez geceliklerini giymek için açtı, burnunu çekti rahatsızca, "Ama bu kez konuşmayacağım. Görsün gününü."

Tek sorunu Hamza'nın okşadığı yanağının usul usul karıncalanması, dokunuşunun devamını istemesiydi, "İliştirmeyeceğim de yamacıma. Ciğerci kedisi gibi baksın dursun."

Hem şimdiden böyleyse evlenince daha çok özlerdi bu adamı. Dokundukça yüreğine kazınıyordu Hamza, izlerinin yeri çiçekler açar gibi belli ediyordu kendini.

"Kuyruğu dik tutmak lazım Hasret." dedi söylediğinin aksine yanağına parmak uçlarıyla dokunurken, "Kanmamak lazım. Bu her istediğini yaptırır bana."

Tüm düşüncelerine rağmen iki dakika sonra yüzünde ince, her zamankine nazaran sakin bir gülümsemeyle elbisesini omuzlarından sıyırdı yine.

Sabahından akşamına kadar güzel bir gün geçirmişti aslında. Bu da Hamza sayesindeydi.

Hamza'nın annesi olsun oradaki kadınlar olsun çok iyi davranmışlar, gözünün içine bakmışlardı. Oradan ayrılırken de eline ekmeğini, böreğini peynirini tutuşturmuşlar, boş göndermemişlerdi.

Ama...

Eve dönüş yolunda biraz tedirgin olmuştu Hasret. Nedenini kendine bile açıklayamıyordu ama genelde bu sezgileri yanılmazdı.

Yine Hamza'yla yan yanalardı dönüş yolunda, ama iki üç bakışın değiştiğini fark etmişti iki arada bir derede. O yüzden sessizleşmiş, soracağı hesabı da soramamıştı yol boyu kendisine laf atan adama.

"Aman, kim zarar edebilmiş bana da bunlar edecek." dedi kendi kendini telkin ederek. Kafasını kırardı herkesin. Kendisi kıramazsa da Hamza'ya yollardı.

Yine de içine kurt düştüğünden içeri gidip kalın oklavalardan birini yatağının yanına almıştı. Belli olmazdı kimin ne olduğu ne olacağı.

Hasret testisi kırılmadan önlemini alırdı.

Aynasının karşısına oturup kısa saçlarını taramaya başladı usul usul, "Artık uzatmak lazım. Kırpık kırpık gezilmez gelin olacağım."

Hem Hamza saçları bu kadar kısayken seviyorsa uzunken nasıl severdi Allah bilir. Parmakları sürekli aralarında dolanır dururdu.

Aynada kendine bakarken güldü biraz düşündüğüne, belki de olmayacak hayallere daldı. Dalmışken de pencereden gelen neredeyse duyulmayacak bir sese zaten tetikte olduğundan irkilerek döndü.

KÖYGÖÇÜRENWhere stories live. Discover now