"Bu arada senin asıl düşünmen gereken Leyla."

"Neden ne olmuş ona." Dedim aceleyle. Benim yüzümden ona zarar verecek kadar cani değildir değil mi?

"Korumalara bağırıp ağlıyormuş sanırım senin yanına gelmek istiyor."

"O gelmesin ama ben gidebilirim. Zaten evin etrafında bir sürü koruma varken ne olabilir ki?"

"Olmaz Gizem bir süre bu evdesin."

"Ama buna gerek yok. Bir daha yapacağını ..."

"Bu konu tartışamaya açık değil." Yerimden hızla kalkıp sesimi biraz yükseltip

"Zaten hangi konu tartışmaya açık ki? Sen karar veriyorsun ben uyuyorum." O sinirli halimi görmezden gelip ayaklarının önünde ki sehpaya uzattı. Onu böyle umursamaz ve katı görmek istemediğim için  "Odamı göster ben uyuyacağım." Dedim.

"Az önce girdiğin oda da uyuyacaksın." Dedi ve yüzünde oluşan küçük gülümsemeyi görmezden gelip odaya çıktım. Çarşafın üstüne kıvrıldım. Ona direndiğimi düşünsem de yine onun dediği olmuştu. Ona kızarken bile onun söylediklerini kabulleniyordum ve bildiğim bir şey var ki bunun böyle devam etmesini istemiyorum.

Oda da bir süre sonra canım sıkıldı ve yataktan kalkıp geniş odanın içinde gezindim. Camları bahçeye dönüktü ve perdeler açıldığında gayet aydınlık bir oda oluyordu. Saat henüz dokuzdu ve ay buradan harika görünüyordu. Oda da siyah renk hakimdi aynı diğer evi gibi. Yatak odası hariç her yer rengârenkti. Camın kenarında iki tane karşılıklı rahat tek kişilik koltuk ve yuvarlak bir sehpa vardı. Odanın ortasında yuvarlak yatak vardı ve oldukça büyüktü. Camın kenarına oturup kuş seslerini dinledi, bu gerçekten insanı rahatlatıyordu. Ayaz çevremde olduğu için amcamı düşünmüyordum ve onun varlığı bana cesaret veriyordu.

Kapı açılınca cama Ayaz'ın geniş vücudu yansıdı, ona bakmadan dışarıya seyretmeye devam ettim. Yanımda ki koltuğa oturup camın kenarından beni yanına çekti ve küçücük koltukta yan yana oturuyorduk.

"Demek benim emrivakilerimden hoşnut değilsiniz küçük hanım." Ona cevap vermedim, koltukta sıkıştığım için karşı koltuğa oturdum.

"Şimdi de tavır yapıyorsun demek. Bak ben anlamam bu trip işlerinden sen en iyisi şuan sana trip atıyorum, senin yanıma gelip konuşman lazım falan de yoksa cidden anlaşamayız." Dedi yarı gülümsemeyle. Sesinde ki alaylı tını sinirimi alıp götürse de ona karşı hala somurtuyordum. Telefonu çalınca cebinden telefonu alıp açtı.

"Ne oldu Kemal?"

"Anladım ver telefonu bakalım." Dedi ve bana telefonu uzattı. Biraz garipseyerek "Alo." Dedim

"Gizem şu adamlara söyle beni sana getirtsinler." dedi Leyla.

 "Leyla..." dedim sıkıntıyla. "Biliyorsun ki bu güvenlik amaçlı."

"Valla o güvenlik senin canının sıkkın olduğunda ve benim burada acaba yine başına bir şey mi gelecek diye düşündüğüm dakikalarda kalkıyor. Şimdi dediğimi yap da bizi sana getirtsinler."

"Bizi mi? Yoksa teyzem mi..."dedim korkuyla.

"Annem iki hafta burada yok. Bugün aradığında senin toplantıda olduğunu söyledim ve bir şekilde atlattık." Teyzem olmamanın verdiği rahatlıkla

"Peki kim var yanında." Dedim.

"Ozan."

"Ozan mı?" dedim sesimi biraz kısarak. Ayaz'ın bakışlarının üstümde olduğuna emindim ama ona bakmak yerine odanın en uzak köşesine gittim.

SİSBULUTUWhere stories live. Discover now