57.Kavuşmak ( Veda 1)

40.1K 2.2K 519
                                    


— !!!!!! UYARI: Bu bölüm, 18 yaşından küçük çocuklar için uygun olmayan unsurlar barındırabilir. Lütfen, gelişiminize uygun hikâyeler okuyun çocuklar! —

———————————————————————-
Merhabalar...Nasılsınız?  Umarım herkes zatına cici bakmıştır. 🤎

Biz geldik ama çok beklediniz sohbeti o sebeple bölüm sonuna saklıyorum.
Orada konuşalım. 🤎 Sadece şunu eklemek istiyorum. Bu bölüm vuslat bölümü. Daha önce de belirttiğim gibi onlara yakışır şekilde, olması gereken sadelikte bir kavuşma okuyacaksınız. Benim hikâyelerimde pornografiye yer yok.
Sevgiler... 🤎

🌟 Yıldıza dokunulduysa 🌟 ve yorum yapmak için siper  alındıysa sjsjsjs buyurun bölüme. 📖

İyi okumalar sevgili okur. 🌸

                                        *
                                         Almanya/Temmuz
Şakayık,

Bana kıydın, bilmiyorsun.

İki gün oldu Sevda, 48 saat, onlarca dakika, salise... seni görüp de döndüğüm, hasretinden canımı çengelli bir iğnenin ucundaki bir ipe takmışlar da sağa sola çekiştiriyorlar gibi hissettiğim iki gün. Gözlerindeki parıltılara koşmak için delirdiğim ama sadece dakikalarca izleyebildiğim sen; saçlarını savuruşundan, gülüşünün çıngıraklı neşesine kadar her şeyini ayrı ayrı özlediğim sen... İçimde nasıl kavurucu bir yangınsın, bilmiyorsun.
Nefes alamıyorum.
Nefes alamıyorum Şakayık. Sen bana ne yaptın?

Yürek ağrım, aymazım, güzel gözlerindeki haylaz parıltılar kimi mesut ediyor şimdi?

Ah Şakayık, gönül yaram, telâşım...
Neyimsin benim, bir kuru sancıdan başka?

Uzun saçların düşüyor aklıma Şakayık. Yüzünün ikliminde dinlenen perçemin... Talih buysa talihli, nasip buysa nasipli perçemin...İçimdeki bir  gemiyi alıp alabora eden, dalgalarda parçalayan, batıran, beni de kendisiyle batıran... içine içine çeken girdap gülüşün...Rüzgârlı havalara kanıp yüzüne dağılan, kokusundan gönlüm sarhoş saç tellerin... Her biri boğazıma bir urgan, nefesime bir düğüm.
Bilmiyorsun.
Saçların... Ah, o saçların geldikçe aklıma, bir burçak tarlası büyüyor içimin çorağında,bereketli!
Bilmiyorsun, ne yazık!
Bana ne yazık Şakayık!

Salıncakta salladığım o son günlerde yüzümü şenlendiren saçlarının kokusunu duyuyorum sızıp kaldığım koltukta. Uykularımdan uyanıyorum. Şampuanını saklıyorum, parfümünü saklıyorum. Kesmiyor.

Ben sana nasıl böyle tutuldum?

Şakayık,
İki sene geçti. Ben iki yüz bin kez öldüm. Gökyüzünden kuş sürüleri geçiyor mütemadiyen. Bazen hava kararıyor da ha yağdı ha yağacak gibi bir kasvet çöküyor semaya.
O kasveti ben, iki senedir tam şuramda taşıyorum bir top mermisi gibi. Göğsümü dövüyorsun acımasızca. Ben, sana ölüyorum.
Ah, ne yazık bilmiyorsun!

Kime gitsem, hangi kapıyı çalsam, kime sorsam seni...
Eksik, her şey eksik Sevda. Sarışın rüzgârın olmadan, yeşil gözlerinin gölgesi yüzüme düşmeden, yanağındaki çukurda kurumuş dudaklarım can bulmadan Mevlâ almasın beni.
Bu hasretle gömmesinler beni Sevda.

Kıtaları,ülkeleri, insanları kavuşturan Allah, beni senden mahrum etmesin.
Ben, içi alaz alaz bu yangından sağ çıkamam.

Şakayık,
Sen beni kederinden,hasretinden,aşkından dert sahibi ettin.

YABAN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin