6.Yunus

78.8K 5.1K 870
                                    

"Kirpiğin kaşına da değdiği zaman...Bekletme sevdiğim de vur beni beni."

                      *
Eğer buraya kadar geldiyseniz ve hikâyeyi sevdiyseniz lütfen yıldızı şenlendirelim. ⭐️

Fikirlerinizi önemsiyorum. Lütfen düşüncelerinizi buradan ya da satır aralarında benimle paylaşın. ✏️

Ve hikâyeyi sevebileceğini düşündüğünüz arkadaşlarınızı da bu satıra ya da hikâye içerisinde etiketleyebilirsiniz. 👩‍❤️‍👩❤️🌼

Bazı soruların cevap bulduğu, içime çok sinen bir bölümle geldim.

İyi okumalar ...🌺

*
   " Muzaffer abinin ortanca kızın nişanı bu hafta sonu muydu?"

Annem,elindeki örgü şişini kenara bırakıp yakın gözlüklerinin üstünden yüzüme bakarken sormuştu bu soruyu. Muzaffer amca mahallemizin sevilen simalarındandı. Babamın da yakın arkadaşlarındandı.
Anneme uzun uzun ama sanırım bir parça boş baktım. Elimdeki televizyon kumandasını sıkkınca kanepeye  bıraktım.

"  Gerçekten bu soruyu bana mı soruyorsun Asuş?" dedim kaşlarımı kaldırarak.
Sol elimin baş parmağımı da göğsüme bastırıyordum. Yüzümde sahte ama büyük bir şaşkınlık ifadesi vardı.
Düğünlerle pek aram yoktu. Kalabalıklar beni boğuyordu. Ama tabii katıldığım yerlerde de durmayı sevmez, eğlencenin tadınını hele de arkadaşlarım var ise sonuna kadar çıkarırdım. Ama özellikle bu ara okulun yoğunluğu ve hayatımda beş sene sonra birden değişen durumlar mahalle nişan ve düğünlerini takip edemeyecek kadar zihnimi meşgul ediyordu.

" Doğru..." dedi başını aşağı yukarı sallayıp hafif alayla
" ... nasılsa evlenecek olan benim kızım, babana kuma getireyim diyorum. Takip ediyorum mahalledeki nişanı düğünü. "

Bir kahkaha attım. Başımı arkaya yaslarken " Babam duymasın." dedim. Babam anneme hâlâ aşık bir adamdı çünkü.
Sonra olduğum yerde hafifçe dikleşip oturdum ve anneme baktım.
" He kumayı getirdik. Babanın duyması kaldı."

" Annecim, sultanım, iki gözümün çiçeği..." dedim en tatlı sesimle. Çünkü annemin derdinin bizleri yuvalarımıza yerleştirip mutlu olduğunuzu görmek olduğunu biliyordum.
" ... abimi sıkıştırsan hani bu konularda nasıl olur? Otuzunda olan, iş güç sahibi olan, ununu eleyen o ya hani! Diyorum ki onun eleğini mi duvara assan da artık benimkini biraz rahat bıraksan? Hı, hurma gözlüm? "
Gözlerimi tatlı tatlı kırpıştırdığımda annem gülmemek için dudaklarını ısırdı.
Başını aşağı yukarı sahte bir alınmışlıkla sallayıp  " Bir taş doğuraydım da kaş göz çizeydim valla sizden daha hayırlı evlat olurdu. " dedi. " Ben bunu bir düşüneyim."

Sonra gözlüklerini çıkarıp sehpaya bıraktı ve gözlerini yüzüme dikti.
"Kime çektin bilmem ki?" Sesinin tonundan bile aslında kime çektiğimi iyi bildiğini belli den bir tını akıyordu. "O çenebaz ninen bile kocaya kaçmış. Sen tutturmuşsun evlenmem de evlenmem. Evlenmeyin çocuğum evlenmeyin. Sana Rabbim senin gibisini verirse bakalım nasıl baş edeceksin? " Sonra da derin bir iç çekerek umutsuzca başını salladı "Sanki abin işlerine karıştırıyor da. Demeyin siz hiç bu anneme de günahtır. Bir torun sevsin, bir mürüvvet görsün. Yok. Ben ancak mahalledeki kadınların torunlarını sayayım, günlerde torunlarını anlatmalarını dinleyeyim. Benim de bir koltuklarım kabarmasın zaten. " diye alıngan alıngan söylendi. Ama ben içini biliyordum. Yarın karşısına hayatımda biri var, evleneceğim diye dikilsem kalpten giderdi. Belki de şimdi sorun olmayan abimi öne sürer yine müsaade etmezdi.
Annemin her sözü dilindeydi. Ama yüreği bambaşka çarpardı.

YABAN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin