49.Part 2

31.8K 2.2K 530
                                    

Sürprizzzzzzzzz 🧚‍♀️

Merhaba dostlar,
Nasılsınız? Umarım iyisinizdir. Kalbiniz iyidir. Ruhunuz iyidir. Canınız tende afiyettedir inşallah. 🌸

Önceki bölümün devamını ameliyat öncesine yetiştirdim ve size emanet. ❤️
Üstelik on bin kelime üstü. Hadi beni övün sjsjsjjs ☘️🌸
Ufak bir not ekleyeyim. Yasemin ve Duran ile başlasa da okumak istemeyen okurlar atlayıp ilerleyebilir. Çünkü aşağılarda fazlasıyla Adem ve Sevda'ya yer verildi ❤️🧚‍♀️

🌟💫Yıldızı parlattıysak hadi sizi bölüme alayım 💫🌟

Yorumlarınızdan beni mahrum bırakmayacağınıza beni inandırın. Hadi bakalım güveniyorum size sjsjjsjs

İyi okumalar sevgili okur ☘️

                                    *

Nişan Gecesi

    Yasemin, morali bozuk bir şekilde giden adamın arkasından baktı. Her şeyi berbat etmişti işte. Dili dil değildi, ayarı yoktu. Bir gün bir yerde başına iş açacağı da belliydi ama en olmaması gereken yerde olmuştu.
Üstelik her şeyi oldukça, hatta fazlasıyla yanlış anlamıştı. Bir çuval inciri berbat etmek deyimini kanlı canlı yaşıyordu şu an.
İnsan, diyordu bir kitapta, göğsüne bastırdığını kırmakla meşhurdur.
Öyleydi...

    Yasemin, göğsünde yoğun bir sıkıntıyla baktı Duran'ın ardından. Bu süre uzadı. Ama farkında bile varmadı. Kollarını göğsünde kavuşturup ağaca dayadığı omzu sızlayana kadar akşamın loş karanlığına sığınıp izledi masada moralsizce oturan, gözlerinde yoğun bir kızıl öfke barındıran Duran'ın.
   Sert yüz hatlarını, geniş omuzlarını, otururken bile heybeti belli olan bedenini, ara ara alayla kıvrılan dudaklarını, kara gözlerini, kalın kaşlarını, yakından gördüğü için yerini bildiği alnındaki birkaç derin çizgiyi... ama daha çok bütünü izledi.
Kısa zamanlara büyük bir ağrı sığdırılabiliyorsa sığdırmıştı Yasemin. Kalbinde derinlerde sızlayan bir şeyler gece boyunca peşini bırakmadı.

Duran'ın nişanın sonuna doğru ayaklanıp Adem'le kısa bir şekilde konuştuktan sonra dış kapıda birikmiş genç kalabalığının ardındaki karanlıkta kaybolduğunu ve bir kez bile arkasına dönüp bakmadığını fark ettiğinde gözleri doldu Yasemin'in.
Yeni yeni tanıdığı için huyunu suyunu da henüz çözememişti. Kızgınlığı baki miydi geçici miydi acaba? Ufak bir şey için gemileri yakanlardan mıydı Duran yoksa biraz daha sabırlı, affedici mi? Bilmiyordu. Bilmediği için de bu gece tüm karanlığı ile içine dağılmış, tortusu kalbinin dibine çökmüştü.

Nişan bitiminden sonra duramadı Yasemin. Göğsünde nefes almasını zorlaştıracak bir ağırlık, bedeninde yoğun bir kırgınlık vardı.Sevda'ya bir şey belli etmemeye çalışarak vedalaştı. Sokağın alt başındaki evinin yolunu tuttu yanındaki birkaç kızla birlikte. Eski bir bina olduğu için asansörü olmaması sebebiyle üç kat merdiven çıkıp kapısına geldiğinde yanağında çenesine süzülen yaşları hırsla sildi. Evin içine girdiğinde kapıyı kapatıp dibine oturdu. Ayaklarını karnına çekerek içindeki hüznü gözlerinden akıtması mümkünmüş gibi dakikalarca ağladı. Kalbi bu duygulara, bu gel gitli hâllere aşina değildi. Ne yapacağını, kalbini boğan bu hissi nereye koyacağını bilmeden bedenini banyoya yönlendirdi.
Duşun altında dakikalarca oyalandı. Su ile iyice gevşeyen sinirleri sebebiyle bir kez daha hıçkıra hıçkıra ağladı ve bir kez daha kendini durduracak gücü de kendinde bulamadı.

Banyodan üzerindeki bornoz ile çıkıp ıslak saçlarının zeminde bıraktığı izlere aldırmadan kapının dibinde bıraktığı çantasını aldı. Yatak odasına ilerleyip sırt üstü uzandı. Ev bir parça serindi ama aldırmadı. Islak ve yatağa dağılmış su ile iyice koyulaşmış sarı saçları dağıldığı yerde ince gölgeler oluşturuyordu. Gözlerinde şiddetli bir yanma, dudaklarında geçmeyen bir titreme vardı. Elini bornozun açık yakasından içeri sokup sol göğsünün üzerine koydu, bastırdı. Belki alındaki ağırlık azalır, acı yok olurdu.
Olmadı.

YABAN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin