34. Kalp Ağrısı

57.9K 3.4K 749
                                    

Merhabalar efendim,
Umarım herkes zatına cici bakmıştır.

⭐️⭐️Beğenenin gökyüzü olsun hatırlatmasıyla burada sizi çok tutmayayım,bölüm finalinde görüşürüz. ⭐️⭐️

Kısacık bir not: Bol yorum rica ediyorum.Yorumlarınız hem şevke getiriyor hem de hikâyeyi daha iyi analiz etmemi ve ona göre bir yol haritası oluşturmamı sağlıyor. ❤️

İyi okumalar değerli okur.🌺❤️

*

    (Altı sene önce/ Şubat) ( Uludağ)

Karlı yolları süsleyen çam, meşe ve gürgen ağaçlarının arasından siyah bir nokta gibi süzülen aracı kullanan Adem, bugün normalden bir parça daha dalgındı. Yanında oturan Nur'un şen şakrak konuşmalarına, arkadaki anne ve babasının buraya eskiden geldiklerinde yaşadıkları olayları kahkahalarla anlatmalarına bile eşlik etmemiş, bir eli sakalında gezinip dururken koyu mavi gözleri, buz tutmuş bir göl yüzeyi gibi donuk bir ifade ile yolu izliyor, elleri alışkın hareketlerle aracı kontrol ediyordu.

Adem'in gözü, yan aynalardan hemen ardından gelen araca kaydı. Teoman'ın kullandığı beyaz araç karla bütünleşse de rengi; bembeyaz, pamuk bir dokuya sahip yeni yağan yumuşak kar kütlelerinin yanında kirli beyaz gibi kalıyordu.

Şoför koltuğunun yanında, tepesinde topuz yaptığı rengi kestaneye çalan uzun saçlarından kaçan, narin yüzünde aracın her hareketiyle kımıldanan o inatçı,ufak tutamı umursamadan mütemadiyen konuşan, ara ara güldüğünde çenesine yakın bir yerdeki gamzesi bulutlu bir günde, bir görünüp bir kaybolan bahar güneşi gibi ara ara kendini belli eden, ince uzun boynunu geriye doğru çevirip arka koltukta oturanlardan birine laf yetiştiren; iri gözlerini zarif bir şekilde süsleyen, zümrüt yeşili harelerle bütünleşmiş, pembe yanaklarını gölgeleyen uzun kirpikleri ile bir rüyayı andıran kıza takıldı gözü. Bu mesafeden bunca ayrıntıyı görmesi mümkün değildi ama genç kızın yüz hatlarının her bir karesini ezbere bildiği için her kirpiğinin yerini dahi anlatabilir hatta gösterebilirdi Adem.
Bir iç çekti. Araçtaki sohbet ve açık müziğin sesinin arasında yitip giden ama Adem'in göğsünü ağrıtan bir iç çekişti bu.

Adem, kalbini sızlatan bu ayrıntıları ne vakit kalbine, zihnine,ruhuna kazığını anımsamıyordu. Sanki bir sabah uyanmış ve Sevda, kalbinde herkesten sakladığı o nadide köşeye kurulup hafif şen ve alaycı bakışlarla kendisini süzüyor, kalbini böyle savunmasız bir şekilde istila edebildiği için gururlu bir ifade ile kendisine göz kırpıyordu.

Adem, Sevda'yı kimseyi sevmediği ve sevemeyeceği kadar sevdiğinin idrakına düştüğünden beri daha da dalgınlaşmıştı. Çünkü birkaç kez denese de hayatından çıkaramadığı bir Gülcihan meselesi vardı. Gülcihan'ın hasta ve takıntılı bağı Adem'i gün geçtikçe zorluyordu ama asıl mesele sadece bu da değildi. Adem, Gülcihan'ın bu takıntılı hâli sebebiyle kendine zarar vermesinden ürküyordu. Çünkü daha önce denemişti ve Adem böyle bir vicdan yükünü kaldırmayacağının farkındaydı.

Daha fenası Gülcihan da farkındaydı. Ayrılmayı asla kabul etmiyor, birer sevgili gibi değilse de yakın birer arkadaş gibi, o da olmazsa sadece birer arkadaş gibi görüşmeyi sürdürmek istiyordu. Her ne kadar Gülcihan ile aralarına Gülcihan'ın iliğinde hissettiği ama yine de Adem'den vazgeçmediği bariz bir mesafe koymuşsa da, Adem'e bu durum yine de ters geliyordu. Gülcihan'ın tüm görüşme isteklerini bir bahaneyle geçiştiriyor, yalnız kalmamaya dikkat ediyor, aile ortamında dahi uzak duruyor ve Gülcihan'ın bu ilgisizlikten ve sevgisizlikten bıkıp belki kendiliğinden vazgeçmesini sağlamaya çalışıyordu. Ama bu davranışları Gülcihan'ın daha da hırslanmasından başka bir şeye sebep olmuyordu.
Adem, hiç olmadığı kadar sıkışmış ve bunalmış hissediyordu.

YABAN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin