45.Yağmur

34.7K 2.3K 323
                                    

    Merhabalar,
Nasılsınız? Umarım herkes çok iyidir. Herkese güzel dileklerimi gönderiyorum.🌼
Sabırla bekleyen herkese teşekkür ederim.🌼

Burası çok önemli... Bölüm bitmedi esasında. Bu bölümde nişan ve Deli ile Yasemin de olacaktı. Ancak yukarıda saydığım sebeplerden dolayı bir sonraki bölüme kaldı.
Ben de sizleri bekletmemek adına yazdığım kadarını - ki bu da sekiz bin kelime civarı, az değil yani- paylaşıyorum.

🌟🌟Yıldıza dokunduysak keyifli okumalar sevgili okur... 🌟🌟
Sizleri satır aralarında da görmek isterim. 💧

*

Üç Ay Önce/ Almanya'dan Dönüş

" Her şeyi aldık mı?"

Annesinin sorusu ile dışarıdaki puslu havanın içerisinde, mağrur birer baş gibi dikilen binalarda gezinen gözlerini çekip perdeyi düzeltti ve geri döndü Adem.

" Önemli değil. Ev duracak nasılsa. İş için de gelinir gidilir. Babam nerede?"

Serpil, kaygılı gözlerini evin salonunda gezdirirken " Odada. Üzerini değişiyor." dedi.

Adem, kolundaki oldukça pahalı deri saate bakıp kısa bir an düşündü. Uçağın kalkmasına nereden baksan iki saat vardı. Havaalanına on beş dakika mesafede oldukları göz önüne alınırsa uçağa rahat rahat yetişirlerdi. Ancak, Adem istiyordu ki hemen o uçağa binsin, hemen Sevdaların kapısının önüne konsun, Sevda'nın ıslak bir ormanı andıran yeşilliklerine bir kez bakıp nefes aldığını hissetsin. Beş sene sonra ilk kez yüz yüze gelecekler, ilk kez konuşacaklardı. Özellikle de beş sene üzerine ilk kez Sevda'nın tepkisini görme imkanı bulacaktı. Özlemiş miydi? O da kendisinin göğsüne meteor düşmüş gibi bir boşluk oluşturan bu özlemi kendi göğsünde taşıyor muydu? Geleceklerini duymuştu muhakkak. Çünkü annesi geçen gün " Asuman'ı aradım. Eve bir baksınlar, çekidüzen versinler diye. Ah iyi ki onlar orada. Yoksa bir de oradaki evi, işleri düşünmek zorunda kalacaktık. Gözüm arkada değil." demişti.

Acaba döneceklerini duyduğunda Sevda ne hissetmişti? Babasının artık tamamen iyileştiğini öğrendiğinde kalbindeki zehirli bir sarmaşık gibi duran o karanlık zırhın delindiğini, içeriye ümidin güneşli ışığının ince ince sızdığını hissetmişti Adem. Acaba Sevda da buna benzer ufak bir his, küçük bir sevinç taşımış mıydı? Telefonlara gelmeyen, attığı mesaja dahi cevap vermeyen, cemalini göstermeyen, sesini duyurmayan kız onu unutmuş olabilir miydi?
İçi sızladı.

Derin bir soluk alıp " Vakit yaklaşıyor. Çıksak iyi olur." dedi. Bu evde beklemektense havaalanında beklemek sanki onu Sevda'ya daha yakınlaştıracak bir şeymiş gibi hissetmişti birden.

" Tamam. Ben şimdi babana da Nur'a da acele etmelerini söylerim. Sen hazır mısın oğlum?"

Adem, gözlerinde düşünceli bir ifade ile annesine baktı. Hazır mıydı? Sevda ile karşılaşmayı hem deli gibi istiyor hem de bu karşılaşmadan aynı oranda korkuyordu. Bu onu hazırlıksız yapar mıydı? Bilmiyordu.
Yine de başını aşağı yukarı salladı.
" Hazırım."

Babası ile Nur gelene kadar balkona çıkıp bir sigarayı dudaklarına kıstırdı ve beş senedir izlediği binaları, bulutlu ve sisli semayı, karşı binanın balkonun köşesinde tüneyen güvercinleri, alt katlardan birinde sürekli tartışan çiftin kaba seslerine eşlik eden el kol hareketlerini görmeyen gözlerle izledi bir müddet.
Bu balkondan içeriye girdiğinde beş sene boyunca çektiği sıkıntıları, özlemleri, delirmemek için art arda içtiği sigaraları, zifiri geceleri, umutsuz gündüzleri, memlekete hasretine dolanmış yâr hasretini geride bırakacaktı.
Sanki soluğunda tıkalı bir nokta vardı da birden açılmış gibi serbest bir nefes alıp sigarasını söndürdü.

YABAN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin