A-47

1.9K 209 22
                                    

Selaaam! Ben geldim uzun bir bölümle.

Bol bol yorum atarsanız sevinirim ruhumun taşları.

Keyifli okumalarrr💜

Bazı anlar olurdu; donup kaldığımız, sesimizin çıkmadığı, beynimizin adeta çalışmayı bıraktığı.

Çınar ağacı gibi uzun, dimdik ve güçlü bir adamın dizleri üstünde bana yalvarıyor olduğunu görmek beni o anlardan birinin içine düşürmüştü. Çağın'ın akı kırmızı olmuş gözlerine bakarken tek kelime edemiyordum.

"Affet beni." diye fısıldadı acı içinde. "Yemin ederim seni mutlu edeceğim. Üzmeyeceğim bir daha. Söz veriyorum. Yeter ki affet beni."

"Aptal adam." dedim büyük bir özlemle dudaklarına kapanmadan hemen önce. Elinden kurtardığım ellerimi yanaklarına koydum. Öpüşmüyorduk. Sadece dudaklarımızı birbirine bastırıyorduk. Bu bile yeterliydi o an ikimize de.

Çağın'ın boğazından bir hıçkırık yükseldiğinde ağlamamak için kendimi kasmayı bıraktım. Belki de hata yapıyordum onu affetmekle? Bilmiyordum. Bildiğim tek şey bu hatayı arka arkaya milyonlarca kez yapabileceğimdi.

Dudaklarımızı ayırarak biraz geri çekildi ve yüzünü inceledim. Yaşlar yüzünden yanakları ıslanmıştı. Islak kirpiklerini aralayarak bana baktı. Ardından usulca ayağa kalktı göz temasını kesmeden.

"Affettin mi beni?" diye sordu emin olmak istercesine.

"Yaptığın şeyi pat diye unutup affetmem imkansız Çağın. Unutmayacağım ve onu affetmiyorum. Ama seni..." elimle yanaklarımdaki ıslaklığı sildim. "Ama seni affediyorum Çağın Başer. Bana, yaptığın şeyi unutturman için sana şans veriyorum."

Dünya hayatının kısa olduğunu bir kez daha gözüme sokmuştu hastalığım. Yaşayacağımın kesinliği yokken istediğim tek şey Çağın'dan daha fazla uzak durmamaktı. Onu affetmemin en büyük nedenlerinden biri de buydu. Benim nazlanarak kaybedecek vaktim yoktu artık. En çok da bu yakıyordu canımı.

"Unutturacağım Dora." bir adım atarak bedeninin bedenime değeceği kadar yakınıma geldi. Başımı kaldırarak yüzüne bu yakınlıktan bakmayı özlemiştim.

"Seni seviyorum." diye fısıldadı ellerini yanaklarıma koyup yüzünü yüzüme eğerek. Nefesini dudaklarımda hissettim. "Sana aşığım." ve dudaklarımız beş yıl sonra ikinci kez birleşti. İki yap-boz parçasının birbiri ile olan ilişkisi gibiydi bu durum.

Ona ben de seni seviyorum dememi beklemeden öpmüştü beni. Çünkü biliyordu ki ben bunu artık kolayca dile getiremezdim. Buna ne gururum ne mantığım ne de kırılmış kalbim izin verirdi.

Ama her şeye rağmen, ben de seni seviyorum Çağın.

Özlemle harmanlanan öpüşmemizi yukarı kaldırmaktan ağrımaya başlayan boynum yüzünden sonlandıracaktım ki Çağın bunu anlayarak beni kucağına aldı. Bacaklarımı beline sararken boğazımdan memnun bir ses çıktı. Oh be dünya varmış.

Birkaç adım atarak sırtımı duvara yasladığında zorlukla dudaklarımı ondan ayırdım. Nefes nefese buz mavilerine bakarken bir yandan da içimde yükselen arzuyu geldiği yere yollamaya çalışıyordum. Ona karşı yılların bitiremeyeceği bir cinsel çekim hissediyordum. Fakat barıştığımız ilk andan onu yatağa atmamalıydım. Neden Dora? Bence atabiliriz. Hadi atalım! Eminim Çağın bu isteği havada kapar. Hadi! Hadi!

Çağın şişmiş dudaklarını yalarken gözlerini dudaklarımdan çekip gözlerime odaklandı.

"Lütfen şu an bir rüyaysa beni uyandırmayın." diye sessizce mırıldandı ama bana o kadar yakındı ki onu rahatlıkla duydum. "Eymen, beni uyandırırsan senin yedi ceddini si-" elimi kıkırdayarak dudaklarının üstüne örttüm ve küfrünü yarıda kestim.

AMETİST (ara verildi)Where stories live. Discover now