A-41 (2. Kitap)

2.2K 287 189
                                    

Selaaammm. Ay özledim sizi. Baya uzun bir ara verdik. Umarım unutmamışsınızdır :d

Ufak bir uyarı geçmek istiyorum. Bunun sadece bir kitap olduğunu unutmayın. Fethiye'de okunabilecek neredeyse her bölüm 2 yıllık diye biliyorum. Fakat bu kitapta orada tıp bile okunuyor dizğğwğwksşf. Sonuçta bir yerde bu benim hayal gücüme kalan bir şey. Gelip "Fethiye'de doğru düzgün üniversite mi var yazar?" falan demeyin. Ben yazmışım, olmuş.

Bunca ay ayrı kalmamızın şerefine bol bol yorum atarsanız sevinirim. Okumayı özledim.

Keyifli okumalaarr💜

Çağın'ın ağzından...

Kendimden emin duruşumdan tek bir saniye bile ödün vermeden koridorlarında ilerlediğim yeni şirketim sanırım son beş yıl içinde verdiğim en iyi karardı.

"Çağın Bey, odanız hazır efendim." dedi yanıma gelen kadın. Bir şey demek yerine başımla onaylayarak odama ilerledim.

Açtığım kapıyı arkamdan kapattıktan sonra adımlarım direkt olarak camın önüne yöneldi. Buradaki odamda da duvarı kaplayan bir cam vardı. Biraz uzakta parlayan denize çevirdim gözlerimi. Denize giren insanları az çok seçebiliyordum. Hepsi bir nokta gibi görünse de.

Bir süre sonra tıklatılan kapı ile duruşumu düzelterek "Gel." diye seslendim. Ozan kapıyı açıp başıyla bana selam verdikten sonra içeri girdi.

"Çağın Bey, maçın başlamasına bir buçuk saat kaldı. Oraya gitmemiz biraz zaman alacağı için haber vermek istedim." dediğinde derin bir nefes alarak başımla onayladım. Son 5 yıldır ilk defa bu kadar heyecanlı hissediyordum kendimi.

"Gidelim." diyerek kapıya yöneldim.

Ozan şu son yıllarda sağ kolum olmuştu. Sude'nin ölümünden sonra Sezer kaçmıştı ve yıllardır onu bulamıyordum. O gün olan şeyleri bana tek tek anlatan Sude olmuştu. Bu yaşandıktan sonra her yerde Sezer'i aramaya başlamıştım fakat ertesi gün gelen Sude'nin ölüm haberinden sonra resmen yok olmuştu.

Ben ise yıllar içinde babamın işlerini de sırtlanarak bataklığın dibinin de dibine batmıştım. Bazen ölmeyi dilediğim oluyordu. Fakat sonra aklıma gelen ela gözler bu düşünceyi anında zihnimden atıyordu.

Dora...

Gözlerim istemsizce sağ elime kaydı. Dikiş izleri, yara izleri ve çokça dövme ile doluydu. Bana kalsa ona kalkan elimi direkt keserdim fakat elsiz olmak silah tutamamak demekti. Bu yüzden kesmekten beter etmeye karar vermiştim. Evde parçaladığım ayna ve camların haddi hesabı yoktu. Defalarca parmaklarım kırılmıştı duvara vurmaktan. Ama bunlar ne içimdeki yangını söndürdü, ne de Dora'yı geri döndürdü. Bir insan elinden ölesiye nefret eder miydi? Ben ediyordum.

5 yıldır karşısına çıkacak yüzü kendimde bulamıyordum. İlk zamanlar uzaktan bile göremiyordum onu. Babasının adamları ile çevriliydi etrafı. İki günde bir İstanbul'dan Fethiye'ye giderek en azından ne durumda olduğunu kontrol etmiştim. Son yıllarda ise babasına durumları anlatarak en azından ona daha yakın yerlerde durabilmeye başlamıştım. Fakat yetmiyordu. Bu son 5 yılda oldukça değişmişti. Ona olan aşkım ise hala aynıydı.

Bindiğim aracın kapısını kapatarak arabayı çalıştırdım. Gideceğim yer belliydi.

AMETİST (ara verildi)Nơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ