A-38

3.6K 372 92
                                    

Aylar sonra ben geldim dixlwğpsksş.

Bu hallerime alışmışsınızdır diye umuyorum. Cidden wattpade bile giresim gelmiyor bazı dönemler. Hepinizden özür dilerim çok beklettiğim için. Kısa oldu fakat daha fazla bekleyin istemedim. 2500 kelimede bıraktım.

Aylar sonra gelmemin şerefine oy atıp bol bol yorum yaparsanız sevinirim. Yorumlarınız benim için motivasyon kaynağı oluyor.

Keyifli okumalaaar💜

Özlemiştim. Hem de çok fazla özlemiştim. Çağın'ı tam bir haftadır görmüyor, sesini duymuyordum. Hiçbir şekilde iletişimimiz yoktu ve bu beni günden güne çökertiyordu.

İyi mi? Ne yapıyor? Ne yiyor? Uyuyabiliyor mu? Ve... Yaşıyor mu?

Son soruyu düşündüğümde içimde oluşan sızıya engel olamadım. Ölse haberimiz olurdu Dora. Yani... Sanırım. Olurdu olurdu. Olmak zorunda.

O güne lanet ettim içimdeki sızı büyürken.

(İKİ HAFTA ÖNCE...)

"Çağın!" diye seslendim ıslak ellerimi havluya silerken.

"Efendim." sesi bedeninden önce ulaşmıştı mutfağa. Efendin değil, köleniz Çağın.

Mutfaktaki varlığını hissettiğimde elimi sildiğim havluyu tekrar omzuma atarak ona döndüm.

"Bolonez sos mu yapayım yoksa kırmızı pesto mu?"

Bana 'beni bunu sormak için mi çağırdın geri zekalı' dermiş gibi bir bakış attıktan sonra dudaklarına yerleşen tebessüm ile yanıma geldi. Tam karşımda durana kadar sessizce onu izledim.

"Beni görebilmek için böyle gereksiz bahaneler ile yanına çağırman çok..." doğru kelimeyi arıyor gibi gözlerini kıstı. "Sevimli?"

"Seni görmek için değil, kararsız kaldığım için çağırdım." dedim kaşlarımı hafif çatarak. Parmağı ile kaşlarımı düzeltti.

"Sabah beni tekli koltuğa mı yoksa ikili koltuğa mı otursan karar veremediğin için yanına çağırdın Dora." dedi olağandışı bir şeyden bahsediyormuşçasına. Dora, zorlamanın bize faydası yok. Anlamış adam.

Kabullenme ile omuzlarımı düşürdüm. "Günlerdir sadece çalışıyorsun. Biliyorum, işlerin önemli ve o kadar şirket işinin üstüne bir de diğer olaylarla ilgileniyorsun. Ama seni özledim. Sabah erkenden gidiyorsun, akşam geç geliyorsun. Eve geldiğin zamanların çoğu da çalışma odasında geçiyor. Seni rahatsız etmemek için günlerdir ses çıkarmıyorum fakat beni de anla." dedim sesime kendiliğinden yerleşen Küçük Emrah tonuyla. Günlerdir içimde tuttuklarımı dillendirmek iyi gelmişti.

Çağın'ın yüzünde pişmanlık dalgalandı. Bir adım atarak iyice dibime girdi ve ellerini belime koyarak beni kendine çekti. Yüzünü boynuma, burnunu saçlarımın arasına sokarak derin bir nefes aldı. Aldığı nefes ile daha da irileşen bedenine kollarımı sardım.

"Elimde değil, biliyorsun. Özür dilerim."

"Ne için çalışıyorsun gece gündüz?" diye sordum günler sonra ilk kez. Sıkıntılı bir nefes vererek sırtını dikleştirdi ve kalçasını tezgaha yasladı. Beni hala tuttuğu için otomatikman bacaklarının arasına geçmek zorunda kalmıştım.

AMETİST (ara verildi)Where stories live. Discover now