Chapter 1

46K 1.2K 921
                                    


''Benim bir köleye ihtiyacım yok.'' Elimdeki içki şişesini dudaklarıma götürdüm ve ayaklarımı gümüş kaplamalı masanın üzerinden indirdim.

Babam, dizlerinin üzerine oturttuğu, benden on üç yaş büyük olan üvey annemi kibarca ittirdi ve koltuğunda dikleşti. Bu hareketinin, söylediklerinde ciddi olduğunu ve kulaklarımı açıp onu dinlemem gerektiği anlamına geldiğini biliyordum. Küçük bir çocukken bu 'beden dili' saçmalığını ciddiye alıyor olsam da, artık ne ondan ne de sahip olduğu zenginlikten çekiniyordum.

''Bak.'' dedi kaşlarını çatarken. Bakışlarımı elimdeki şişeden çekip kendisine yönelttiğimde devam etti. ''Bir kölenin olması demek, toplumda göreceğin saygınlığının artması demektir-''

Şişenin dibindeki içkiyi mideme indirmeden önce konuştum. ''Saçmalık.''

''Kes sesini ve beni dinle, Theo. Daha on dokuz yaşında ne istediğini bilmeyen bir çocuksun. Aldığın kararların sonuçlarını düşünmeden yaşıyorsun. Senin için neyin doğru, neyin yanlış olduğunu ancak ben bilirim. ''

Karşımdaki adama bakarken gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırıp kendimi sıkmak zorunda kalmıştım.

''Rosie gibi bir fahişeyle evlenmek de benim için aldığın doğru kararlardan biriydi. Öyle değil mi?''

Babamın ellerini sıkmasından sinirlenmeye başladığını anlayabiliyordum. ''Sana onun hakkında düzgün konuşmanı söyledim.'' dedi sesini yükselterek.

Gözlerimi koltuğun yanında ellerini karnında birleştirip masum bir ifadeyle babamı izleyen kadına çevirdim ve gülümsedim. ''Evet, tabi.''

''Beni dinle.'' dedi dikkatimi tekrar üzerine çekmeyi başardığında. ''Hiçbir sorumluluğun olmayacak. Onu seçmeyeceksin bile. İstersen yanında bile dolaştırmazsın. Sadece bir kere olsun dediğimi dinle ve kabul et.''

Elimi hiçbir zaman çeki düzen vermediğim dağınık saçlarıma götürdüm. ''Benim onayımı neden istediğini anlayamıyorum.'' dedim. ''Bu kadar konuşacağına alsaydın ya birini.''

Babam, rahatlamış bir ifadeyle arkasına yaslandı. ''Senin seçmek isteyeceğini düşündüm evlat.''

Uzun süredir elimde tuttuğum boşalan şişeyi tekrardan masanın üzerine bıraktım. ''Evet, herneyse.''

Deri koltuktan kalkıp odama gitmek üzere hareketlendiğim sırada ''Seçmek istemediğinden emin misin?''diye tekrardan sordu. ''Biliyorsun,'' diye sırıtarak devam etti. ''onu istediğin gibi kullanabileceksin.''

İfadesini anlayabilmek için ona döndüğümde beyaz dişlerini göstererek kocaman gülümsediğini ve boyuyla orantılı büyüklükteki koca ellerini masanın üzerinde birleştirdiğini gördüm. Ergenliğini henüz tamamlayamamış, erotik şakalardan bahsederken gözleri parıldayan liselilere benziyordu adeta. Kendisinden yirmi yaş küçük biriyle evlenmesinden cinsel ilişkiye aç biri olduğunu zaten anlamış olmalısınız.

''Umurumda değil.'' dedim sabit bir ses tonuyla. ''Sadece yakışıklı bir suratı olduğundan emin ol.''

Yüz ifadesi bir anda dondu ve az önceki gülümsemesi yüzünden yavaşça silindi. ''Hayır, hayır, hayır.'' dedi hızlıca. ''Evime erkek bir köle almayacağım.''

Keyfimin yerine geldiğini açıkça gösterdiğine emin olduğum gülüşüm daha da genişlerken başımı olumsuz anlamında iki yana salladım. ''Benimle cinsel şakalar yapmadan önce farklı yönelimlerimiz olduğunu göz önüne alman gerekirdi.''

''Sen ibne falan değilsin, sadece yeni şeyler denemeye çalışan genç bir adamsın. ''

''Demek kendini böyle kandırıyorsun.''

The Love You Have In YouWhere stories live. Discover now