11

80 17 73
                                    

Heyoo ben geldim.

Çok hoşuma giden bir bölüm oldu denemez fakat ileride istediğim sahneleri yazabilmem için böyle yollardan geçmeleri gerekiyordu. Güzel olmamış olabilir pek.

Bu kez, sizden şarkı önerisi alabilir miyim? Hep ben önerecek değilim ya biraz da sizden faydalanayım😂

Bölüme geçelim.

Keyifli okumalar dilerim ☺️


11 | LİMAN


"İki bilet alabilir miyiz lütfen?"

Neredeyse günler süren yolculuğumuz sonunda bitti. Artık savaş bir adım daha uzağımızda. Ve artık hedefimiz olan özgürlük bir adım daha yakınımızda.

"Nereye gideceksiniz?"

"Hangi otobüste yer varsa ona olur, fark etmez. Ailemiz bizi gittiğimiz yerden alacak zaten." Sadece gitmemiz gerekiyor, çok uzağa. Neresi olduğu fark etmeksizin, ikimizin birlikte kalabileceği herhangi bir yere...

"İsimlerinizi söyleyebilir misiniz?"

"Min Yoongi, Min Hoseok."

"Kuzen misiniz?" Kadın isimlerimizi yazarken sırf laf olsun diye soruyor bunu. "Öyleyiz," diyorum. Aslında savaşta tanıştık ama bunu bilmesine gerek yok. Daha fazla konuşmuyor, işlemimizi halletmeye devam ediyor

Biletlerimizi verirken bizi süzüyor. Bundan rahatsız oluyorum çünkü onun bakışları bana bir hayli tuhaf geliyor. Kimsenin en ufak bir şeyden şüphe duymaması gerekiyor."Otobüs yarım saat içinde hareket edecek." diyor. Kim olduğumuzu, nereye gidiyor olduğumuzu çok fazla sorgulamıyor oluşu bize kolaylık sağlıyor. Sadece isimlerimizi soruyor, bizden kimlik de istemiyor. Kimlik istiyor olsaydı, başka bir yer bulmamız gerekecekti bileti almak için. Çünkü kimliğimizle işlem yaptığımız anda, kendi ellerimizle belli edecektik nerede olduğumuzu. Gerçi, komutana hizmet eden askerlerden birinin kimliğini de gizlice almıştım ne olur ne olmaz diye ama yine de mecbur kalmadıkça kullanmayacağım.

Ayrıca ikimiz de kendi isim soy ismimizle devam etmiyoruz. Hoseok, kayıt olunması gereken her yerde benim soy ismimi kullanmak zorunda. Bir şey olursa, en azından onun nerede olduğunu kimse bilmeyecek. Ve biri sorarsa, onu akrabam olarak tanıtabilirim. Böylece kimse bizden şüphe duymaz.

Biletleri alıp teşekkür ederek ayrılıyoruz yanından.

Bilet parası, komutanın cebinden çıktı. Kaçmadan önce, onun bu harcadığımız paraları sakladığı yeri bildiğim için gidip almak benim için çok kolay oldu. Bana güvenmesi, ilk kez işime yaradı.

İnsanlardan çaldıklarını biz ondan sadece ödünç aldık. Geri vermemek üzere. Çünkü diğer insanlardan sadece paralarını çaldı, bizden ise hayatımızı. Ve bunun elbette bir karşılığı olmalıydı. Bu kadar azla kurtulabildiği için şimdilik şükretmeli.

Üzerimizde asker üniforması olmadığı için dikkat çekmeden hareket edebiliyoruz. Silahım da çantamda, önemli bir şey olmadıkça gizlemek zorundayım onu da. Bu da bize tanınmamak konusunda kolaylık sağlıyor. En ufak bir asker görüntüsü her şeyi mahvedebilir.

Fark edilmeden çekip gideceğiz buralardan. Sanki hiç savaşın kucağından gelip geçmemişiz gibi...

"Şehre ilk gelişimin böyle olacağını tahmin etmemiştim."

"Şimdilik böyle idare etmeliyiz. Ama her şey yoluna girdiğinde, gezmek için çokça vaktimiz olacak. O zaman, yani savaş bittiğinde, istersen buraya döner ve istediğimiz gibi gezeriz."

"Dönmeyelim." Yürürken yorgun bir ifadeyle mırıldanır gibi söylüyor. "Bura bana sadece kötü şeyler hatırlatacak. Dönmeyi hiç istemeyeceğim."

War of Love | SopeTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang