HAZIRLIK *30*

431 35 14
                                    

Zaman çok hızlı geçti...
Koskoca iki hafta geçti gitti ve büyük güne sadece iki saat kaldı. Peki bu iki hafta da ne mi oldu? Cevap vereyim hiç bir şey. Ama rutinlerden farklı olarak söyleyebileceğim tek şey Kaan Güneş in hayatımdaki en doğru karar olduğuydu...
Gözlerimin aynası olan o güzel adam kalbimin de aynası oldu...
Ayrı geçirdiğimiz şu iki hafta da kaçamak girişlerini saymazsak iş dışında çok bir şey konuşamadık...
Şunu da eklemeliyim ki yemek yenecek mekanın sistemini en azından kameralara varacak kadar ele geçirebildik. Sinan geri kalanını halletmeye çalışsa da sadece Kaan ve benim hacklediğimiz kamera sistemi ile kalabildik. Ama bu hile bizim işimizi aşırı kolaylaştıracaktı...

1 HAFTA ÖNCE ;

" Hayır Kaan! Gelemezsin buraya. Ne konuşmuştuk ne sen ne Enes gelecek eve biz kendi başımızın çaresine bakarız!"
Saatlerdir Kaan a eve gelmemesi gerektiğini aksi halde dikkat çekeceğini Tolga nın onu takip ettiğini ve evden çıkmasının riskli olduğunu anlatıyordum ama şaşırmamak gerek ki o beni dinlemiyordu!
" Ama ben karısını özleyen zavallı bir kocayım ne var gelsem?"
Derin bir nefes aldım yüzümdeki gülümsemeyi hiçe sayarak ciddi tavrımı korumaya çalışıyordum,
" Bak Enes e hiç geliyor mu buraya? Onu örnek al biraz!"
Kaan ın telefonun diğer ucundan duyulan kahkahası şaşırmama neden olmuştu,
" Ah benim güzel sevgilim Kevser yanında mı şu an?"
Bana hitap şekli yanaklarımı kızartırken varacağı sonucun merakı ile cevap verdim,
" Hayır. "
Laubali bir ses tonuyla konuşmayı sürdürdü,
" Eee?"
Gözlerim fal taşı gibi açılmıştı, telefonda Kaan ın olmasını umursamadan evin içinde Kevser e bağırmaya başladım,
" Kevseeer! Eğer yanında Enes varsa doğrarım seni! Ne konuştuk seninle? Ben de özledim kocamı! İkinizde gelin buraya!"
Ben olduğum yerde depinirken Kaan da telefonun diğer tarafında kahkaha atmakla meşguldü,
" Özledin mi demek kocanı? Geleyim mi yanına?"
O anki sinirle Kaan a da çıkıştım,
" Gelme Kaan! Gelme! Kilitlerim kapıyı almam seni içeri! "
Ben Kaan a bağırırken kapının eşiğinden suç işleyen çocuklar gibi elleri önünde birleşmiş Enes ve Kevser girdi.
Enes açıklama yapmak için parmağını havaya kaldırmıştı ki dış kapıyı açan anahtar sesi ve ardından içeri giren koca süliet elinde kocaman bir peluş çilekle beni kucaklayıp kanepeye atana dek.
" KAAN!"

BUGÜN ;

Kaan ın aldığı peluş çilek hala yatağın baş ucunda duruyordu. Çileğe her baktığımda kahkahalarıma engel olamıyordum. Adam bana dev çilek almıştı ya!
Ben gülerken içeriden servis için giyilmesi zorunlu olan takım elbiseleriyle Kaan çıktı,
" Nasılım karıcığım?"
Yüzümdeki gülümsemeyi silmeden cevap verdim,
" Jilet gibi."
Aslında hepimiz çok gergindik ama bunu bir şekilde gizliyorduk. Çünkü belli edersek pek iyi sonuçlanmazdı.
Gülümseyerek yanıma oturdu ve ellerimi tuttu,
" Seni gerçekten özlemişim. "
Sahte bir sinirle kafamı duvara çevirdim ,
" Eğer elinde iki metre peluş çilek ile üstüme atlamasaydın bu bir haftayı bu derece ayrı geçirmezdik Beyefendi!"
Yatağı sallayacak kadar şiddetli gülmeye başladı. Kendini kontrol etmeye çalıştığı beş dakika sonunda bir iki kelimeyi bir araya getirebilmişti ,
" Unutulmaz bir giriş yapmak istedim. Kabul et mükemmeldi. O çileği bulmak için koca Norveç i aramam gerekti ve şu ayrıntıyı vermeliyim ki evden çıkmadan bu çok zordu."
Yataktan kayıp başımı Kaan ın dizlerine koydum ve uzandım,
" Harika bir girişti kabul etmeliyim. Namazlarını kıldın mı yokluğumda? "
Tek elini saçıma atıp oynamaya başladı,
" Sen hep benimleydin ki. Hiç bir zaman yanımdan ayrılmadın. Merak etme şu iki hafta sadece dua ile geçti yoksa katlanılmaz olurdu."

Tam şu an zamanı durdurabilirdik çünkü ben çok mutluydum...

" Geçmişimizi düşünüyordum da kendi şahsım adına çok hatalar yaptım ama bir taraftan da bu hataları yapmasam seninle karşılaşmayabilirdim. "
Gözlerimi kapatıp dudaklarımda yer etmiş tebessümümle elimi boşta olan eline götürdüm ,
" Eğer Allah bizi birbirimizin kaderine yazmış ise mutlaka tanışırdık. O veya bu şekilde. Başlarda çok acı çeksekte vardığımız sonuç o kadar güzel ki. İnşallah bu işinde içinden çıkacağız Kaan Güneş. Ben de sevdiğim adamla uzun bir gelecek planı yapacağım inşallah. "
Hafifçe kıkırdadı. Saçımdaki eli sanki daha bir şefkatle gezindi,
" Sevdiğin adam kimmiş? "
Dizinden kalkıp yüzüne baktım,
" Bilmiyorum. Şöyle 1.85 boyunda, kumral, gözlerinde yeşil lekeler barındıran, elanın en sırlı tonuna ev sahipliği yapan iki adet göze sahip, gözlerinde tekrardan hayat bulan yıldızları eklemezsem olmaz tabiki. Sağ yanağında ona şirin bir görüntü katan tatlı bir gamzesi var, inatçı, yeri geldiğinde öküz ama çokça tatlı bir adam. Tanıyor musun? "
Düşünür gibi elini çenesine yaslayıp dudaklarını büzdü,
" Bilemedim şimdi. Yakışıklı birine benziyor maşallah. İnatçı değildir ya, az çok tanıdım gibi karizmatik ve sempatiktir o bence . Aklımda şekillendi şu an kendisi. "

 SİBER SUÇLU ( DÜZENLENİYOR ) Where stories live. Discover now