DEFTER *36*

380 30 46
                                    

Aşağıda bir yıldız görüyorum da onu size   zahmet bir parlatır mısınız? ✨

Bayadır bölüm gelmiyor biliyorum size açıkladığım gibi yurttaydım, ama şimdi izine çıktım. O kadar çok ilham geldi ki yurtta, yazamamak çok zorladı beni ama inşallah aklımdakileri yazacağım şimdi. Umarım layıkıyla güzel bir bölüm sunarım size. İnşallah beğenirsiniz...
Ay çok konuştum haydi başlayalım ✒️

____________________________

Sonunda Asiye Hanım ın evine varmıştık. Kaan arabadan indikten sonra bende hemen ardından indim. Arabanın camından üstümü düzeltip Kaan ın peşine takıldım.

Yolun geri kalanı sessiz geçmişti. İkimizde düşünce denizinde kulaç atmış en son da yorulmuş kalmıştık...
Asiye Hanım ın evine varana kadar konuşmamıştık. Yakındık ama bir o kadar da uzaktık. Aramızda duvarlar vardı ama aynı zamanda ellerimiz birbirine değecek kadar da beraberdik...
Bunun Kaan da farkındaydı ama bir şey söylemiyordu.
Bunu fazla dillendirmek istemesemde şeytan sürekli vesvese vererek bu işlerin başında gördüğüm o rüyayı bana hatırlatıyordu, Kaan ın bana silah doğrulttuğu rüyayı...

Kaan ın elime dokunmasıyla düşüncelerimden sıyrıldım ve yüzüne baktım. Onun bir kapının önünde durmasıyla bende ardı sıra durdum.
Kafasıyla kapıyı işaret etti,
" Valide Sultan için hazır mısın?"
Gülümsedim, sadece gülümsedim ve olumlu anlamda başımı salladım. O da daha fazla bir cevap beklemedi.
Kapıyı çalmasıyla kalp atışlarım hızlanmaya başlamıştı.
Asiye Hanım ı en son hastanede görmüştüm ve malum pek güzel bir tanışma değildi. Bu derece  acı çeken bu kadını yakından tanımayı çok istiyordum.

Kapının açılmasıyla Asiye Hanım ın Kaan ın kollarına atlaması bir oldu,
" Oğlum, yavrum. İyisin Allah a şükürler olsun Ya Rabbim!"
Öptü, öptü ve yine öptü...
" Annem, korkma bak iyiyim Asel de iyi. Sen de iyiysen sorun yok demektir Sultanım benim. Ağlama lütfen. "
Annesinin yanağından öpüp bir kez daha sarıldı. Asiye Hanım Kaan da ayrılıp gözlerindeki yaşları sildi, ardından gözleri bana kaydı, buğulu gözlerle beni kucağına hapsetti...
Anne kokusu duymayalı çok uzun zaman olmuştu...
" Kınalı kuzum benim. Neler çektin sen kuzum. Güzel kızım benim. Hadi girin içeri, hadi hadi. "
Alnımdan öpüp beni içeri çekti gözlerim dolu dolu içeri bir adım atmıştım ki Kaan elimi tuttu,
" Annem, geliyoruz biz sen gir hadi."
Asiye Hanım kafasını sallayıp salona doğru ilerlerken Kaan iki elimi de tutup bana döndü,
" Güzelim, neyin var? "
Gülümsedim...
Gülümsedi...

"Tamam, sonra anlatırsın artık Çilek Hanım bu seferlik bir şey demeyeceğim. Hadi, içeri geçelim. "

Anlamıştı sorunun ne olduğunu beni daha fazla üzmemek için yapıyordu bunları orman kokulu adam...
İleride bunları uzun uzun konuşmak istiyordum ama Allah bilir ne zamandı...

Salona geçip boş bir koltuğa oturduk. Asiye Hanım buğulu gözlerle bizi seyrediyordu. Bakışlarıyla o kadar çok şey anlatıyordu ki konuşmasına dahi gerek yoktu. Ama bazen kelimelerin az da olsa düşüncelere tercüman olması gerekirdi...
" Anlat oğlum, kızım. Anlatın ne oldu, neler yaşadınız? Allah aşkına biri bana bir şey anlatsın artık! Gözümde yaş kalmadı evladım."
Kaan derin bir nefes aldı ve kafasını yere eğdi.
Onun için anlatması çok zordu bunu tahmin edebiliyordum ama başka şansı yoktu...

Bazı yerleri atlayarak beni kaçırmasını, kendini ölü göstermek zorunda olduğunu, evlenmemizi ve Büşra yı anlattı.
Kaan ın anlatması bittiğinde Asiye Hanım çoktan göz yaşlarına boğulmuştu...
" Büşra, yazık o kıza. O adam yüzünden neler çekti yavrum. Bana neden hiç bir şey anlatılmıyor Kaan! Neden beni böyle merak içinde bırakıyorsunuz? Oğlum ben seni böyle kötü mü yetiştirdim?"

 SİBER SUÇLU ( DÜZENLENİYOR ) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin