TELESKOP *34*

394 29 12
                                    

" Asel ayağındakiler aşırı komik! Ama tatlı!"
Kaan kahkahaları arasından zorlukla konuşurken ben yavaşça teleskopa ilerleyip eğilerek incelemeye başladım.
" Kaan bu harika!"
Gülümseyerek bana döndü,
" Seveceğini biliyordum!"
Elimle beyaz teleskopun üstünü okşadım,
" Güneş lensi falan var mı? "
Teleskopa bakarak gururlu bir baba gibi ellerini beline yerleştirdi,
" Herşeyi var. Bu bir gözlem teleskopu. Astrolog olan bir arkadaşımın tavsiyesiyle aldım. "

Büyük ve işlevli olduğu görünüşünden bile belliydi. Şaşkınlıklığımı gizleyemiyordum,
" Kaan bu çok pahalıdır. Türk lirasıyla düz  40 - 50 bin kesin vardır. Parayı nereden buldun sen? "
Elini çenesine götürüp kaşlarını hüzünlü bir şekilde kaldırdı,
" Bunu söylemek içime otursa da karıcığım dolarla hesaplarsak o kadar pahalı değil. Ve Türk lirasıyla 50 bini bile geçiyor düz 100 bini gözden çıkarmak lazım maalesef. Neyse girmeyelim para olaylarına. Şu bebeği incelemek ister misin? Bugün dolunay var. Beraber ayı ve yıldızları izleriz diye düşündüm."
Gülümseyerek Kaan a döndüm ve kucağına atladım. Bende böyle bir tepki beklemediği için arkamızda duran yatakta bulduk kendimizi.
" Sen var ya mükemmel bir parçasın Kaan Güneş! "
Kafasını eline yaslayıp yatakta yan döndü,
" Ah biliyorum biliyorum. Sen de öylesin."
Elimle koluna vurdum ve ona iyice sarıldım,
" Sağol ya gerçekten teşekkür ederim! "
Kollarıyla beni sardı,
" Senin eşsiz bir parça olduğunu söylememe gerek yok diye düşünüyorum. Zaten her şey ortada değil mi?"

Utanmıştım ve kafamı kedi gibi göğsüne gömerek utandığımı fark etmeyeceğini düşünmüştüm. Ama şaşmamak gerek ki fark etti...
" Kaldır kafanı. Şu an ne kadar mutlu olsam da kırmızı suratını görünce keyifleniyorum. Hem bir kez kafanı kaldırıp baksan benzediğimiz bir yönü daha öğrenirsin."
Benzediğimiz yön?
Kafamı kaldırıp suratına baktım. Utangaç bir çocuk gibi gözüküyordu ve yanakları kırmızıydı!
" Ne kadar seni utandırmak için bazı şeyleri söylüyor olsam da bazen ben de utanıyorum. Üstümde o kadar garip bir etkin var ki... "

İlk zamanlar kirli şehrin sokak lambalarına benzettiğim o adam şimdi karşımda yıldızların saf ışığından da öte bir haldeydi. O karmaşık adam en saf halinde duygularını tekrar ve tekrar açıyordu. Fikrimi tekrar değiştiriyordum. Hem Enes hem de Kaan kirli şehrin sokak lambaları değil, aydan ışığını alan saf ve parlak yıldızlardı...

Gülümseyerek göğsünden kalktım, yüzüne baktım ve elimi sıcacık olan yanağına koydum,
" Yıldızlarımızı inceleyelim mi? Her daim yanımda olan yıldızımı göstereyim sana . Her daim başımın üstünde ışıldayan iki aşık yıldızı göstereyim. Sevdiğim adamla koca galaxi de ki iki yıldızın hikayesini kendi gözlerimle izleyeyim. Bende sevdiğim adama" Galaxinde bana da yer var mı? "diyeyim. Olur mu?"

Yatakta doğruldu ve oturdu. Bende tam karşısında durdum. Koca ellerine yanaklarımı hapsetti,
" Benim galaxim sensin. Zaten kendi oluşturduğun o koca galaxi nin sahibi değil misin? İzleyelim yıldızları. Hikayemizi başlatan o güzel yıldızları. "
Sonra bana doğru yaklaştı. Yine çok yakındık. Nefesini yüzümde hissedebiliyordum. Kalbim çok hızlı atıyordu ve birazdan bayılmam çok muhtemeldi. Gülümsedi, önce dudaklarıma kaydı gözleri sonra gözlerime baktı,
" Karım onu öpmeme izin verir mi? "
Gülümsedim, o beni öpmedi ben onu öptüm. Böylece cevabımı da öğrenmiş oldu...

YAZARLA DEVAM ;

Kaanla Asel o gece parlak yıldızları seyre dalarken bazı şeyleri hesaba katmamışlardı. Tolga nın bayılmadan önceki tehdidinin içi boş değildi...
Tolga ölmemişti. Ölümle yaşam arasındaki çizgide aynı babasında olduğu gibi gelip gidiyordu. Aysel tutuklanmıştı fakat Tolga nın arkasında koca bir sürü vardı. Ve herşeyi takip ediyorlardı. Korkulası bir durumdu ki Türkiye ye dönünce işler istendiği gibi gitmeyecekti. Belki de giderdi belli olamazdı ama zorluklar ve imtihanlar daha bitmemişe benziyordu...

 SİBER SUÇLU ( DÜZENLENİYOR ) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin