YILDIZLARIMI RAHAT BIRAK ! *6*

1.3K 97 13
                                    

Çalınan müziği dinledim. Tek dinlemekle kalmadım içime aldım, kalbime hapsettim ...

Ben gözlerimi kapatıp anın mükemmelliğine dalmışken aniden müzik kesildi ve üstümde bir takım bakışlar hissetmeye başladım.

Müziğin kesilmesiyle ne yaptığımı idrak edip yerimde doğruldum ve kapattığım gözlerimi açıp Kaan ın omzuna diktim. O ise elini sandalyenin arkasına atmış bana bakıyordu. Bakışlarında duyguyu gözlerinin içine bakmadığım için çözemiyordum ama çözmeyi çok isterdim...

Sakince konuşmaya başladı. Belli ki çaldığı müzik onuda rahatlamış ve sakinleştirmişti,
" Ne oldu? "

Gerçekten ne olmuştu ? Ben niye burdaydım ?
Müziğe kapılıp buraya kadar gelmiştim ama bunu Kaan a söyleyemezdim.

Derin bir nefes aldım,
" Beni ne zaman bırakacaksın ? Ailem, arkadaşlarım, öğrencilerim, hocalarım...
Hepsi merak içindedir ! "

Alaycı bir sırıtış ekledi kalın dudaklarına ve sesindeki arsız tınıyla konuşmaya başladı,
" Merak edeceklerini sanmıyorum. Çünkü onlara senin ağzından bir mesaj yazdım... "

Gözlerimi pörtletip hayretle Kaan ın yeşil ve ela karışımı harelerine diktim gözümü. Fakat daha sonra sanki ateşe dokunur gibi kaçırdım bakışlarımı. O iki saniyede gözlerimizin aynı olduğunu farkettim. Benim de yeşile kaçan ela gözlerim vardı. Onun gözlerinde ise yeşil lekeler vardı sanki. Ela rengi oluşturan bir boyanın üstüne bir kaç damla haki yeşil eklenmiş gibi...

Kafamı toparlayıp derin bir nefes aldım ve sesimin titremesine engel olarak sert bir ses tonuyla konuşmaya başladım,
" Ne yazdın ? "

Sesimdeki zoraki sertlik hoşuna gitmişti belli ki, sesimi ne kadar sert tutsamda biraz korku tınısı vardı. İğrenç bir şey yazması muhtemeldi,
" Korkma hemen ! Sadece biraz hasta olduğunu ve dinlendiğini söyledim. İş yerinden okulundan ve şu gittiğin yurttan izin aldım. Arada da abinle mesajlaşıyorum."

Ben şaşkınca bakışlarımı ona çevirmiştim ki aniden yerinden kalkmasıyla bir kaç adım geriledim. Hızla kapıya doğru dönüp  adımlarımı atmıştım  ki sert bir şeye çarpmamla yerimde duraksadım. Sonra aniden donuk bakışlarla arkaya ilerledim . Bu sefer de sırtım sert bir şeye çarpmış ama o şeye dayalı kalmıştı.

Ne yaşadığımı anlamlandıramadığım bu bir kaç dakika iki adamın odayı dolduran erkeksi kahkahaları ile son buldu.
Enes karşıma dikilmiş dövünerek gülüyordu,
" Abla ne oldu öyle ya !"

Sinirle soludum ve Kaan ın göğsüne dayalı olan sırtımı çekmeye çalıştım fakat Kaan buna izin vermiyordu !
Kulağıma doğru eğilip konuşmaya başladı,
"  Acaba bana artık şu şifreyi söylesen mi çilek kız ?"

Bana çilek kız demişti !
Ben sessiz bir şekilde bekliyorken tekrardan konuşmaya başladı,
"  Çilek gibi kokuyorsun. "

Sinirle ondan kurtulup karşısına dikildim Enes ise gerildiğimi farketmiş kapının önünden çekilmişti,
"  Bana bir daha öyle seslenme! Ve bir daha bana yaklaşma! Ve de sana asla o şifreyi söylemiyecem, eğer kendine çok güveniyorsan hacker, git kendin kır o şifreyi !"

Daha sonra arkamı dönüp hızla kaldığım odaya doğru ilerledim. Enes e kapıdan çekildiği için minnet duyarken odaya girip kapıyı sertçe kapattım ve yatağın üstüne oturdum.

Direk dolaba yönelip üstümü değiştirdim. Çilek gibi kokmak istemiyordum.
Kaan ın aldığı siyah feraceyi giydim. Şalıda kafama sıkıca dolayıp sağlam bir şekilde iğneledim.

Daha sonra yatağa geri dönüp olduğum yere iyice sindim.
Açıkçası Kaan ın böyle bir zevki olabileceğini düşünmemiştim. Diğer feraceme benzer birşey almıştı. Düz siyah belden aşağısı büzgülü geniş bir feraceydi. Şalın kumaşıda tok ama kaymayan hoş bir kumaşı. Başkasından yardım aldığı bariz belliydi ama bunu düşünmesi bile başlı başına bir şeydi ya neyse...

 SİBER SUÇLU ( DÜZENLENİYOR ) Where stories live. Discover now