FALÂD *38*

350 37 23
                                    

Haftalar sonra ben geldim canlar....
Hakkınızı helal edin ve de kusura bakmayın bu ay geç çıkış yaptım maalesef. O yüzden bölüm geç geldi biraz. İnşallah beklediğinize değen bir bölüm olur. Çok konuşmadan haydi başlayalım bakalım...

Aşağıda bir yıldız görüyorum da onu size zahmet bir parlatır mısınız lütfen ✨

___________________________

Enes de konuşmayı kapatmıştı ve biz yaklaşık bir saattir öylece oturuyorduk...
Kaan yavaşça ayağa kalkıp pencereye doğru ilerledi sonra sinirle Sinan a döndü,
" Sinan adamın hayat hikayesinden de mi anlamadın? Ne yapacağız şimdi biz bir şey söyle! "
Sinan gayet sakin bir şekilde arkasına yaslanıp gözlerini Kaan a dikti,
" Affedersin Kaan ona bakacak zaman bulamadım senin arkanı topluyordum! "
Sonra kafasını bana çevirdi,
" Asel, baban nasıl biri anlat bakalım. "

Babam nasıl biriydi? Bu sorunun cevabını verememek o kadar üzücüydü ki...
Dediği dedik bir adamdı ve mutlaka ağzından bir sözcük çıktıysa onun hakkını verirdi...
" Yani, sert biri. Despot bir kişiliği var. Ne bileyim Sinan? Nasıl anlatılır ki? "
Kaan karşımdaki koltuğa geçti ve gözlerini merakla bana dikti. Sinan da ayağa kalkıp Kaan ın ayrıldığı pencerenin önüne geçti,
" Sen kısaca hayatından bahset. Zaten kişiliği ortaya çıkar. Selim Komutanı az çok duydum. Adı anılırdı ama gizli bilgiler bizlere çok ulaşmadığı için şu ana dek yüzünü bile görmemiştim. Sadece siz gelmeden bir kaç gün önce hayatı elime geçti."

Şaşkınlıkla derin bir nefes aldım,
" Babam ın arada gizli görevlere falan çıktığını biliyordum ama annemle evlendikten sonra düz bir asker olarak hayatına devam ettiğini sanıyordum. Bunlardan haberim yoktu. Benim bilgisayar mühendisi olmamı babam istedi. Ağabeyim imam olmak istemiş ve olmuştu ama benim ilk olarak bilgisayar alanını okumama daha sonra ilahiyat okumamı istedi. Annem vefat ettikten sonra bu karara vardı zaten. Annemden öncesini anlatamayacağım çünkü sizi ilgilendiren çok bir şey yok ama şu an düşünüyorum da benim bilgisayar okumamı isterken bile sanki babamın bir planı varmış gibi geldi. Çok mu saçmalıyorum bilmiyorum ama. Ne bileyim işte...
Dediği dedik bir adam. Eğer bir konuda kendisi kesin hüküm veriyorsa o o şekilde olmak zorunda. Her dediğini de yapar. Ağabeyim de öyle aslında. Onun bu olaylardan haberi olmayacakmış ama hiç sanmıyorum o bir şey şer anlamamış olsun..."

Kaan yerinden kalkıp yanıma oturdu ve beni kolunun altına aldı. Sinan kafasını camdan çevirmeden düşünceli bir sesle konuşmaya başladı,
" Konu Selim Komutansa herşey olabilir gibi. Bilmiyorum. "
Sonra bize döndü,
" Yarın herşeyi ayrıntılı öğreniriz, kapatalım konuyu. Beni daralmaya yetti çünkü bu konu. Şimdi kargoya bakalım mı ne var? "
Kaan gürültülü bir nefes vererek kafasını salladı.
Kabullenmek istemiyordu onu anlıyordum çünkü ben de istemiyordum . Babam bizi ayırmaz diye bir şey diyemiyordum, onu sakinleştiremiyordum çünkü emin değildim...
Şu an öyle bir çıkmazdaydık ki ne düşünmem gerektiğini bile bilmiyordum. İkimizin tek ortak yönü korkumuzdu şu anda. İkimizde korkuyorduk...

Kaan kargoya uzandı ve temkinli bir şekilde açmaya başladı. İçinden bir deste kağıt çıkmıştı. Biraz dikkatli bakınca bunların fotoğraf olduğunu farkettim. Benim ve Kaan ın Norveçteki fotoğrafları...
Kaan küfür savurarak ayağa kalkarken ben Kaan dan fotoğrafları alıp korkuyla incelemeye koyuldum.

Bir fotoğrafta Kaan la gülerek kütüphaneden çıkıyorduk. Birinde yemekteydik. Birisi kolumdan vurulduğu zamana aitti, Kaan ın kucağındaydım. Birinde başımda yazmamla dışarıya bakıp düşünüyordum, Kaan la bahçedeydik, Kaan la sarılıyorduk, Kaan la kraliyet ailesinin yemek salonundaydık....
Herşey vardı, tüm mahremimiz, tüm hallerimiz...
" Bu ne abi bu ne! Her anımızı çekmişler lan bu ne!"
Sinan kafasını ellerinin arasına alıp kendini koltuğa attı,
" Bilmiyorum oğlum bir halt bilmiyorum! Bu derece hayal etmemiştim. Beni bile aştı bu! "

 SİBER SUÇLU ( DÜZENLENİYOR ) Where stories live. Discover now