43. BÖLÜM |EVET|

159 11 75
                                    

1 AY SONRA...

"Ahenk nerede!?" Yasemin'in endişeli bağırışıyla gözlerimi devirip üzerimde ki gelinliği düzeltmeye çalıştım.

Bu kısa zamanda bir kaç kilo aldığım için gelinlik biraz rahatsız ediyordu, giyerken epey zorlandığım bir gerçekti. Düğünümüz lüks bir oteldeydi, bu fikri hiç mi hiç sevmesem de maalesef ki basın da düğünümüzde olacaktı.

Akel'in acele etmesiyle hemen dekorasyon işlemleri başlamış bir ay içinde her şey tamamlanmıştı ve ben şuan gelinliğin içinde dünya evine girecek bir kadın olarak aynaya bakıyordum.

Saçlarım çok az olsada uzamıştı ama yine peruk takacaktım, gazetelerin ilk sayfasında kendimi öyle görmek istemiyordum. Her şeyim hazırdı makyajım, giyeceğim ayakkabılar. Yasemin artık dayanamıyor olacak ki kapıya abanıp açtı.

"Yeter be, herkes seni bekliyor-" cümlesine devam edemeden yeşil gözleri beni buldu. Yavaşça baştan aşağıya beni incelerken şişkin karnını okşuyor gözlerinden düşen yaşlara aldırmadan gülümsüyordu.

İyice baktı her yerime, daha sonra gözlerini kapatıp alaycıl bir şekilde güldü. "Benim kadar güzel değilsin tabi ki" dedi.

Bende gülmeye başladım, ağladığı için rimeli aksada bunu umursamadı ve gözlerini silip koşar adım yanıma geldi. Gözlerim dolmaya başladığı için kollarımı ona doladım.

"Benim deli kızım evleniyor..." Dedi kısık bir sesle. Bir kahkaha atıp karnına dikkat ederek ona sarılmayı sürdürdüm. O sırada annemin sesini duydum.

"Bırak kızımı artık, herkes bizi bekliyor"

Yasemin istemeye istemeye ayrıldı, "Umarım çok mutlu olursun Ahenk" dedi gülümseyerek. Aynı şekilde karşılık verdim. Heyecandan elim ayağım titrediği için derin bir nefes alıp topuklu ayakkabımla bir adım öne attım.

Sonunda o gün gelmişti, karnımı ağrıtan heyecanlımla gelin odasından çıktım. Kızlar hemen başıma peruğumu taktılar.

Kendinden emin olmasına özen gösterdiğim adımlarla yürürken yavaşça salona yaklaşıyordum.

Hafif bir müzikle beraber birbirine tokuşturulan bardakların sesiyle salona girdim. Anında sesler kesildi. Bir dakika sonra yüzümde patlayan flaşlar ve hakkımda konuşulan fısıltılarla onu gördüm.

Boran ile konuşuyordu ama ben salona girince kafasını çevirmişti. İlk önce yıldız gözleri büyüdü daha sonra pembe dudakları aralandı.

Öylece bana bakarken elinde duran şampanya bardağını kafasına dikti, yutkundu. Üzerinde tamamen siyah olan bir takım elbise vardı ve fit vücudunu kesinlikle mükemmel gösteriyordu.

Ona yiyecek gibi baktığımdan emindim, o kadar yakışıklı görünüyordu ki...

Turnayı gözünden vurdun diyebilir miyiz Ahenk?

Boğazımı temizleyip gelinliğin eteklerini tuttum ve ona doğru yürümeye başladım. Oysa o hala büyük bir şokla bana bakıyor iki de bir baştan aşağıya beni süzüyordu.

Gülümsedim, bir kaç dakika sonra kocam olacak adama gülümsedim.

Gülümsemem onu daha çok etkilemiş olacak ki titreyen elini kalbine götürdü ve bastırdı.

Bana 'Sen neler yapıyorsun?' der gibi bakıyordu. Ben ise saklamaya çalıştığım heyecanlımla başım dik bir şekilde ona yürüyordum.

Ona 'Bak hep sana doğru yürüyeceğim ' der gibi yürüyordum.

Bunu anladı, bunu anladı ve daha fazla heyecanlandı. Sonunda karşısında durdum. Topuklu ayakkabı olmasına rağmen bana başını eğerek bakıyordu.

KONSERWhere stories live. Discover now