24. BÖLÜM |SEVGİ|

337 33 66
                                    

1 saattir bu pozisyonda duruyorduk.

Kollarına iyice yerleştim. O telefon konuşmasından sonra yanıma gelmişti. Yasemin evde yoktu, benimle artık neredeyse hiç konuşmaz olmuştu.

Sevdiğim adamın kokusunu derince içime çektim. Saçlarımı okşayıp, seviyordu. Dökülecek olan saçlarımı...

Bu düşünceyi kafamdan atmaya çalıştım ve ona daha sıkı sarıldım. Elini saçlarımdan çekip ceneme götürdü ve kafamı kaldırdı.

2 ay nasıl 2 yıl gibi gelebilirdi ki...

Kokusunu özlemiştim, her şeyini özlemiştim. Gözlerimi gözlerine çevirdim.

"Gözlerinin gözlerimde olmasını bile özlemişim güz yaram" dedi.

Ona gülümsedim. Bir gün gülemeyecektim belki de, bunu hesaba katarak ona gülümsedim.

Kemikli parmaklarını yüzümde gezdirip dudaklarıma götürdü ve nazikçe okşadı. "Yurt dışında olan bir doktor arkadaşım vardı. Büyük işler başardı, insanların imkansız dediklerini mucizelere çevirdi, onla konuştum iki güne kalmadan burada olacak" dedi gözlerini dudaklarıma çevirip.

Benim için bunu yapması benim için o kadar değerliydi ki.

Dolan gözlerimi yumdum "Çok teşekkürler" dedim sessizce. Gözlerimi açtım kaşlarını çatmıştı.

"Sevgilim bir daha teşekkür etmesini istemiyorum" dedi aksi bir sesle. Tatlı çocuk.

Başımı salladım "Dediğin olsun" bu onu güldürdü ve burnuma fiske attı.

"Böyle uslu olunca seni öpmek istiyorum" dedi bana yavaşça yaklaşırken.

Özlemle iç çektim. "İki aydır öpüşmedik Akel" dedim.

Bir kahkaha attı. "Acaba kimin başına buyrukluğu yüzünden küçük kız" dedi dudakları dudaklarıma ramak kala.

Söylediğim sözleri hatırladım. "Ardil, o söylediklerim kesinlikle gerçek değildi. Çok özür dilerim kalpsiz bir sürtük gibi davrandım" dedim.

Anında geri çekildi ve ilk defa bana bu kadar sert baktı. "Ahenk, bu ilk ve son uyarım olacak. Bir daha içinden olsa bile kendini o kelimeyle hitap edersen..." Durdu sanki tehtid düşünüyor gibiydi.

"Seni nefesin kesilene kadar öperim, anladın mı ağlayana kadar öperim seni, sakın duymak istemiyorum" dedi. Buruk bir şekilde tebessüm ettim. Onca şeye rağmen nasıl da hala beni düşünüyordu...

Gözlerini kaçırdı. "Tamam belki kıyamam geri çekilirim ağlarsan ama deme öyle şeyler. Sen öyle şeyler söyleyince böyle kalbime bir ağrı giriyor, nefesim kesiliyor" dedi küçük bir çocuk gibi.

Artık göz yaşlarımı tutamadım. Onla tanıştığımdan beridir göz yaşlarım çok asiydi.

Bir hıçkırık ağzımdan kaçtı ve ben hemen kalkıp kollarımı ona doladım. "Ağlamasana" dedi acı çeker gibi.

Başımı iki yana salladım "Sus, sus. Konuşma kalbimi acıtıyorsun, sus."

Kolları sıkılaştı sanki bak sustum ama buradayım her zaman der gibi. Sustu ama saçlarımı öptü hiç yanından ayrılmayacağım der gibi.

Ona inandım. İnanmaktan ziyade benim gibi gitmeyeceğini biliyordum.

Çünkü o Akel Ardil Eroğlu idi.

Benden yavaşça ayrıldı ve boylarımız eşitlene kadar eğildi. Gözlerime baktı ve dudaklarını dudaklarıma yaklaştırdı.

"Şimdi yapacağım şey için umarım bana tokat atmazsın" dedi geçmiş kokan bir sesle.

KONSERWhere stories live. Discover now