62.

8K 609 46
                                    

İyi okumalar.
___________

Peşimden gelen Arın'ı gram takmadan ilerlerken kulaklığımı kulağıma taktım ve sesini duymamı engelledim. Açtığım müzik ile Ares'in yanındaki koltuğa otururken elindeki dosyadan başını kaldırıp bana baktı. Tek elimle tuttuğum tepsiyi masaya bıraktım ve onun için hazırladığım içeceği masaya koydum. Bilerek naneli yaptığıma değinmiş miydim?

Kendi naneli içeceğimi alırken Arın, önümde üzgünce duruyordu. Bakışlarımı ondan çektim. Arın birkaç saatin ardından yorulmuş olacak ki pes edip eve ilerlemeye başladı. Hava karanlıktı ve bahçede oturmayı tercih etmiştim. Bu asla tek başına olan Ares'i görmemden kaynaklı değildi. Tamamen Aral ve iki hain kardeşimin saldırısı sonucu onlara yaptığım minik tripti.

Arın'dan hiç ama hiç beklemezdim. Üstüne üstlük bir de bana bağırıp çağırmıştı telefon ile konuşurken. Arın'ın eve girdiğine emin olduğumda kulaklığımı kulağımdan çıkarttım. "Neler oluyor?" Dedi Ares o sıra. İçeceğimden bir yudum aldım. Ares'e şikayet edecek halim yoktu. "Öyle, aramızda." Diye mırıldandım ve içeceğimden bir yudum daha aldım.

"İçsene sen de. Kendim yaptım diye demiyorum harika olmuş." Masanın üstündeki bardağı aldı ve hepsini kafasına dikti. Gözlerim kendiliğinden büyümüş, öylece ona bakıyordum. İnsan tadını çıkartarak içerdi yahu. Kötü yaptım diye mi dikti yoksa? Tadını almak mı istemedi? Gerçekten güzeldi aslında. Bitmesin diye minik yudumlar alıyordum ben!

Yüz ifadem onu gülümsetti. Eli alt çenemi kavradı. Yanağıma hızlı bir buse kondurdu. "Eline sağlık." Benim bir abim daha mı oluyor ne? Ares'e karşı neden bu kadar savunmasızdım zerre bilmiyordum.

Bilgisayardan bir şey yapmak için hareket ederken dalgınca onu izledim. Gerçekten...abim olabilir miydi? Biyolojik olarak abimdi evet ama demek istediğim bu değildi. Hadi ben onu abim olarak kabul ettim diyelim o beni...yaklaşık 10 yıllık evlatlıkta olsa olan bir kızdan ayırıp kardeşi olarak görür müydü? Damla'nın yaptığı şeyler çok kötüydü ama insan her ne kadar kötü olsa da bazen unutamazdı. Yaşanmışlıkları karşısına çıkardı. Anılar onu tek tek takip eder ve boğardı. Kim bilir kaç kere oturmuşlardı bu bahçede birlikte? Kıskançlık yaptığımı anladığımda derin bir nefes aldım ve bakışlarımı ondan çektim. Geçmiş geçmişte kalmıştı.

Telefonumdan Şafak abime ne zaman gelecekleri ile ilgili mesaj atarken bulundukları akşam yemeğini basma fikri oldukça cazip geliyordu. Yine de Gökay'ın yaptığı şeyleri düzeltmek için bu şarttı. Bu yüzden uslu bir kız olup oturuyordum.

Kulaklarımı kulağıma geri taktım ve başımı koltuğa yaslayıp gökyüzünü izledim. Kısa bir süre sonra gözlerim kapandı ve sadece şarkıya odaklandım. Alnımda hissettiğim minik öpücük ile gözlerimi araladığımda gördüğüm silüet ile dudaklarım kıvrıldı. Elindeki pikeyi üstüme koydu ve yanıma oturdu. Başım hemen omzunu buldu. Ares, bilgisayardan bakışlarını çekip Uraz abim ve bana bakarken pikenin altından elimi çektim ve pikenin ucunu havaya kaldırdım. Gözlerim ile Ares'i yanıma çağırdığımda itiraz etmedi.

Kucağındaki laptopu kapattı ve masaya koydu. Ben de kulaklığımdan kurtuldum. Ares yanıma oturduğunda dışardaki elimi eli sarmıştı. "Küçükken böyle bir şey olmasını hep hayal etmiştim." Diye fısıldadı Uraz abim.

"Abim ile sürekli seni evdekilerden kaçıracağımızı konuşurduk. Babam büyük ihtimalle seni asla bize bırakmazdı. Aral desen sürekli yanında uyurdu diye düşünüyorduk. Kısaca seni görmeyiz diye çok korkuyordum. Sonra abim evin krokisini çizip kaçabileceğimiz yeri belirledi." Dedi Uraz abim. Sonlara doğru gülme tutmuştu onu.

"Buraya bir çadır kuracakmışız ve üçümüz bir süre saklanacakmışız. Kesinlikle babam da görmezdi bizi." Alayla konuşmayı sonlandırdığında Ares homurdanarak arkadan Uraz abimin kafasına hafifçe vurmuştu. Uraz abim göz devirip saçımı okşamaya başladı. "Üşüme ihtimaline karşı abim hırka örmeye bile başlamayı düşündü. Zenginiz ama bir hırka almak yerine örmeyi düşünüyor, görüyorsun."

Kaybedilen ZamanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin