9.

28.5K 1.4K 109
                                    

İyi okumalar. Umarım beğenirsiniz.
________

Bulunduğum yere bakarken dolu gözlerimi kırpıştırdım. "Hayatını çaldığım için özür dilerim. Abilerini, anne ve babanı da. Şu an nasılsın bilmiyorum. Ama ben burada iyiyim. Yani iyi olmaya çalışıyorum."

Kuruyan boğazımın geçmesi için öksürdüm. Burada olmak ne zamandan beri aklımdaydı.

"Beni senden başka kimse anlayamaz Maral. Kendimi hiçbir yere ait hissedemiyorum. İki aile arasında sıkışıp kalmış gibiyim. Ne o taraftayım, ne de bu tarafta." Elimle yanağımdaki yaşı sildim ve toprağa suyu döktüm.

"Sabah annem ve babamla da konuştum. Daha doğrusu senin anne ve baban...Orada mutlu olmanız için dua edeceğim."

Çiçeklerin kenarındaki dalları aldım. Küçük mezarı görmek içimi parçalıyordu. "Bundan sonra hem kendim, hem de senin için yaşayacağım. Tabi becerebilirsem." Deyip güldüm. Toparlanmaya çalışmak yorucuydu.

"Yerini öğrendiğime göre ben buraya sık gelirim. Başını şişirirsem kızma. İki Maral dertleşiriz. Ayrıca geldiğimde güzel bir çiçek getireceğim, dikeceğim." diye mırıldandım. Oturduğum yerden ayağa kalktım.

"Görüşürüz."

Mezarlıktan çıktım ve beni bekleyen Uraz'ın içinde bulunduğu arabaya bindim. İlk ikimiz gitmiştik. Uraz daha sonra beni Maral ile yalnız bırakmıştı.

Emniyet kemerini taktım. "Şimdi nereye gitmek istersin?"

"Evime." Direksiyondaki eli kasıldı. "Üvey dayın-"

"Biliyorum ama size gelemem. Sen bırakmazsan ben kendim de gidebilirim." Sıkıntılı bir nefes verdi. Arabayı çalıştırdı. Bende arkama yaslandım. Evimin adresini verdim.

Diğer yolculuklar gibi sessiz değildik. Sohbet etmiştik. Beni evimin önüne bıraktığında içi rahat etmiyor gibiydi. "Abilerimin bazı arkadaşları bu mahallede. Bir çığlığıma gelirler." Dedim bu sadece onu rahatlatmak içindi. Çünkü söylediğim şey bir yalandı. Ama beyaz yalan. Yine de bir çığlığıma komşumuz gelirdi.

Uraz içi rahat olmasa da gülümsediğinde ona veda edip arabadan indim. Anahtarla kapıyı açtığımda o kadar rahatlamıştım ki. İnsanın evi gibi cidden yoktu.

Arkamdan kapıyı kapatıp kilitledim. Dayımın selamı falan olur hiç uğraşamazdım.

Sıcak bir duşa girdim. Ardından yine derse oturdum. Çok fazla çalışmadan yatağıma girdim, uyudum.

Zilin sesiyle gözlerimi araladığım da odanın karanlığından hiçbir şey seçemiyordum. Zilin sesini umursamadan uyumaya devam edecektim ama art arda çalmasıyla yataktan çıktım. Sessiz adımlarla kapıya ilerledim. Evi aydınlatan loş bir ışık vardı.

Delikten gördüğüm kişiyle kaşlarım çatıldı. Bu tehditçinin arkasındaki adamdı. Ofladım. Bir salın ama ya!

Saate baktığımda akşamın sekizi olduğunu gördüm. Demek beni anca bir saat uyutmuşlardı. Yatağımda rahatça uyusam şaşardım zaten.

Kapının kilidini çevirdim ve kapıyı açtım. "İyi akşamlar Maral. Rahatsız etmiyorum inşallah."

"Yok estağfurullah buyrun, bir sorun mu var?" Dedim düz bir ses tonunda. "Ben amcanım senin bu arada. Adım Haldun. Böyle tanışmak biraz tuhaf oldu ama."

Uzattığı elini sıktım. "Maral." Diye mırıldandım. "Tanıştığıma memnun oldum." Elimi çektim.

"Şimdi sen burada tek başınasın. Bizde düşündük ki amcasının evinde kalabilir. Yani istersen tabi." Diyerek geliş amacını açıkladı. Cevap vermediğimde boğazını temizledi.

Kaybedilen ZamanWhere stories live. Discover now