40.

15K 1K 224
                                    

Keyifli okumalar..
Sınır:380 oy
________

Derslik 2'de gözlerimi gezdirirken şu an yaptığım şeyin komik olduğunu farkındaydım. Sadece Toprak'ı görmek istemiştim o kadar. Sonuçta dershanede görüşürüz diyen oydu. "Bana mı baktın bebek?"

Duyduğum yabancı sesle başımı oraya çevireceğimde o benden hızlı davranıp at kuyruğuma parmağını dolaşmış ve önüme geçmişti. Bu kütüphanede ders çalışırken bana kahve veren kişiydi. Kaşlarım çatılırken bir adım geri gittim. "Hayır." Dedim sert bir sesle.

Toprak şuradan bir yerden çıkıp şu çocuğu gözümün önünden alabilir miydi lütfen?

Kendi dersliğime yürürken aptallığıma küfrettim. Toprak'ta gelirdi ya zaten gözümün önüne. Hem neden onu görmek istemiştim ki? Ne alakaydı?

"Emir!" Dedi birisi sert bir sesle. Başımı oraya çevirdiğimde kütüphanedeki diğer çocuk olduğunu gördüm. Kahveyi alıp giden...

Kahveyi koymuş olan çocuğun adı Emir'di sanırım. Çünkü benim peşimden geliyordu ve seslenilmesiyle durmuştu. "Ne var?" Dedi o da alayla gülerek. Ben ise yoluma devam ettim ve dersliğime girdim. Çantamı koyduğum yere oturdum. Kollarımı sıraya koydum, başımı da kolumun üstüne.

"Cevap b Maral. Beynin yanmış olmalı. Dur. Koku da geliyor hatta." Toprak bana yanaşıp kokuyu çekerken gülerek omzundan onu geri ittim. "Dur, dur." Dedi kokuyu tekrar içine çekerken.

"Tamam Toprak. B anladım. Ama cevap anahtarı kesinlikle yanlış olmalı." Diye homurdandım. Güldü. Eline kalemi aldı. "Kesin öyledir." Soruyu çözerken tek kaşımı havaya kaldırdım. "Ne yani bana değil cevap anahtarına mı güveniyorsun?" Sorudan bakışlarını çekip bana baktı. Kıkırdadı.

"Maral ciddi misin?" Dedi gülmeye devam ederken. Aslında tamamen gülmesi için yapıyordum. Yüzü yine yaralı gelmişti. Modunu yükseltmek istemiştim. Gülmesini kesti. "Ov, Maral Hanım çok ciddi." Elindeki kalemi test kitabının arasına koydu ve ellerini havaya kaldırdı. "Teslim oluyorum her şeyimle. Bağışlayın beni Maral Hanım." Dedi ciddi bir sesle.

Gülümsedim. "Şu soruyu bana anlatırsan bağışlarım." Gösterdiğim soruya baktı. Gözlerini kıstı. "Sözlerinin benim için bir emir olduğunu söylemiş miydim?" Diye sordu. Utanan Toprak nereye gitmişti acaba?

"Söylememiştin." Diye mırıldandım. Bakışlarını bana çevirdi. "Soruyu okuyordum." Yanaklarımın pembeleşmeye başladığını hissettiğimde gözlerimi kaçırdım. Soruya bakmayıp direkt Toprak'a sorarsam bu olurdu.

Toprak gülmemek için dudaklarını birbirine bastırdı. Omzuna hafifçe vurdum. Gülüşünü bastırmayıp hoş kıkırtısını kulaklarıma sunarken utanmama engel olamadım.

Aklıma gelen, geçen okuldaki ders çalışma anımızla gülümsedim. Yine de verimli geçen bir gün olmuştu. İnadına bir sürü soruyu Toprak'a sorup anlattırmıştım. Konuyu da pekiştirmiştik.

Başımı sıradan kaldırdım ve testimi çözmeye başladım. Hoca derse girdiğinde test kitabını kenara koyup derse odaklanmıştım.

Tekrar araya girerken çay ocağına gittim. Küçük bir odaydı. Su içmek ya da çay almak için yapılmış bir yerdi. Plastik bardağa su doldurup içtim ve bardağımı da çöpe attım. Geri dersliğime döndüm ancak gördüğüm kişiyle adımlarım yere çakılmıştı adeta. Kalbim gereksiz yere hızlanırken yutkundum. Alt tarafı Toprak'ı görmüştüm neden bu kadar hızlı atıyordu?

Selam vermek için yanına gitmeye karar verdiğimde birkaç adım atmıştım. Yüzümde yer edinen gülümseme görüş alanımın açılmasıyla solarken olduğum yerde durdum.

Kaybedilen ZamanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin