15.

25K 1.3K 264
                                    

İyi okumalar...
__________

Aral'dan

Hayat gerçekten çok tuhaftı. Bunca zaman hep hatalarımın bedellerini ödedim. Ve bu neden bilmiyorum ama hatalarımı daha çok arttırdı. Üzmemen gereken kişileri üzdüm, kırmamam gereken kişileri kırdım. Hayatım tamamen pislikler üzerine kuruldu.

Kollarımın arasında sarsılırcasına ağlayan kız kardeşimi yok saydım ben. Sadece tekrar aynı şeyleri yaşamak istemedim. Eğer bir gün giderse suçlu olan taraf olmak istemedim. Hep hatalı olan tarafın ben olmasını istemedim.

Ama yine hata yapmıştım. En büyük hatamı hemde.

Gözümden akan yaş çaresizliğimi göz önüne seriyordu belki de. "Geçti, yalnızca bir kabustu. Buradayım. Yanındayım." Dedim titreyen sesimle. Onun da benim gibi kendini suçlayarak yiyip bitirmesini istemiyordum. Abileri onun her şeyiydi. Benim gibi kardeşleriyle arasına mesafe girmesini istemiyordum. Onun...gerçekten bir suçu yoktu.

Maral'ı uyuttuğumdan birkaç saat sonra sıçrayarak uyanmıştı. Yine şiddetli bir şekilde ağlamaya başlamıştı.

"Senin suçun yok, sadece bir kabus." Diye mırıldandım onu sıkıca sararken. Beni böyle hissettiğimde kimse sarmamıştı. Oysaki birinin beni sarmasına, benim suçum olmadığını söylemesine çok ihtiyacım vardı.

Maral eğer bu ihtiyacı hissederse hissetmemesi için elimden geleni yapacaktım.

"A-aral..." Dedi pürüzlü sesiyle. Yeşillerinin çevresi kıpkırmızı olmuştu. "Rüyama girdiler. A-anne ve babam." Yutkundum. "Beni sevdiklerini söylediler." Dedi ağzından bir hıçkırık kaçarken.

Baş parmağımla yaşlarını sildim. "Seni kim sevmez ki? Bak onlar da seni suçlamıyor. Kendini suçladığın için kızmış olmalılar." Gözlerini kırpıştırdı.

"B-bana kızdılar mı?" Çocuk gibi çıkan sesiyle iç çektim. "Kendini suçladığın için biraz kızmış olabilirler. Rüyana girmişler. Rüyalar bir mesajdır Maral." Dedim karşımda sanki 5 yaşında küçük bir çocuk varmış gibi. Burnunu çekti.

"Ama ben ağladığım için-"

"Bir daha onu söylemeyeceksin tamam mı?" Dedim sırtımı yatağın başına yaslarken. Kendini suçlamasını daha fazla duymaya katlanamazdım. Ağlamasına da öyle.

Başını geri yastığa koydu. "Uyursam rüyama tekrar gelirler mi?" Diye mırıldandı kısık bir sesle. Biraz daha dinlenmesi için başımı olumlu anlamda salladım.

Gözlerini kapatırken yumruğunu sıktığını fark ettim. Onun hakkında dikkatime çeken bir durumdu bu. Çok fazla elleri yumruk oluyordu.

Elimi yumruğunun üzerine götürdüm. Yumruğunu gevşetti ve benim elimi tuttu. "Teşekkür ederim." Dedi gözlerini açmadan.

"Beni zihnimdeki suçlayıcılıkla baş başa bırakmadığın için."

"Özür dilerim." Dedim bende bakışlarımı yüzünde gezdirirken. "Yaptığım her aptallık için."

Yalnızca onu izledim. Gözümden yaşlar sessizce süzülürken nasıl bir adam olarak çıktığımı sorguladım. Eski beni istedim. Ancak benim hayatım isteklerim üzerine hiçbir zaman kurulu olamamıştı. Dünyaya kukla olarak geldiğimi söylesem yanılıyor olur muydum?

Maral'ın nefesleri düzenli bir ritme girdiğinde iç çektim. Aptalın tekiydim. Telefonum çalmaya başladığında Maral'ın uyanacak korkusuyla hemen sessize aldım ve arayana baktım.

Damlaydı.

Açmadım ve telefonu full kapattım. Benim ailem buradaydı. Geri kim merak edip arayacaktı ki zaten? Bugün ilk defa kendi isteklerimin üzerine hareket etmiştim. Bu beni ne kadar korkutsa da babam ve annemin bu işe el atacağına emindim. Umarım Uraz abim, diğer iki kardeşini kurtarıp beni kuklalıkla baş başa bıraktığı için kendini suçlamazdı.

Kaybedilen ZamanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin