Özel bölüm-1

6K 430 63
                                    

Benim için gelen araca doğru yürüdüm. Aileme sürpriz yapmak için gelmiştim. Normalde pilot olduğum için iki hafta sonra gelecektim ancak uçuş iptal edilmişti ve ben de bunu fırsata çevirmek istemiştim. Onları aşırı özlemekle birlikte annemin doğum gününün olduğu haftaya gireceğimizin bilincideydim.

Bu yüzden ona çok istediği koleksiyonu almıştım. Bu koleksiyonun parçalarını nerede giyebileceğini bilmiyordum. Bavulumu bagaja koydurduktan sonra taksiye bindim. Birkaç aydan beri gelmediğim için şehri bile özlemiştim. İçimde garip bir hisle çıkıyordum hep havalimanından.

Taksi şoförüne ilk gideceğim yeri söyleyip arkama yaslandım. Belimde biten saçlarımı bileğimdeki toka ile topladım. Çantamdan telefonumu çıkartıp Arın'ın dün gece attığı fotoğraflara baktım. Yüzümde minik bir gülümseme oluşurken Aren'i özlediğimi fark ettim. Aslında hepsini çok özlemiştim ama Aren başkaydı. Birbirimize sürünmelerimiz, o tatlı atışmalarımız...

Titrek bir nefes verdim. Biraz sonra mezarlıkta durduğumuzda taksiciye beklemesini söyleyerek araçtan indim. Adımlarım beni anne ve babama götürürken boğazıma bir yumru oturmuştu. "Yine ben..." Diye mırıldandım. Her ne kadar esprili söylemeye çalışsam da titreyen sesim bunu bozmuştu. "Çiçeklerinizin solmamış olması güzel. Nasılsınız?"

Beni koca bir sessizlik karşıladığında gözlerimi kısa bir an yumdum. "İyiyim. Burada yaşamamak iyi geliyor. Biliyorsunuz oradan oraya savruluyordum. İki taraftan birini seçmek olmazdı. Mecburdum. Kızmıyorsunuz değil mi doğduğum, büyüdüğüm şehire tutunamadım diye?" Beni yine sessizlik karşıladı. Gülümsemeye çalıştım.

Başımı toprağa koydum. "Bana kıyamazsınız ki..." Dedim onlardan cevap gelmiş gibi. Kızmadıklarını biliyordum. Kendimi nasıl iyi hissedersem öyle olmasını isterlerdi.

Birkaç dakika orada kalıp mezarların üstünü temizledim ve üstümü sirkeleyerek taksiye geri bindim. Bu sefer evimin adresini vermiştim. Yarım saat kadar sonra evin önünde durduğumuzda kapının önünde abilerimi gördüm. Birileriyle tartışıyor gibiydiler. Annem, babam ve kardeşlerim yoktu.

Taksiciye parayı verip arabadan indim. Bavulumu alıp tartışmanın olduğu yere ilerlerken Aral'ın, "Yok Maral falan. S**tirmeyin belanızı. Defolun gidin." Dediğini duymuştum. İsmimin geçmesini tuhaf karşılarken bavulu sürükledim. "Hepiniz bir sakin olun. Önemli bir şey olmasa gelmezlerdi. Abi Allah aşkına uzaklaş." Uraz abim, Ares'i geriye itti ve karşısındaki adamdan uzaklaştırdı.

"Abi." Diye mırıldandım ne diyeceğimi bilemeyerek. Sürprizimin içine edildiğini yok saymaya çalıştım. Herkesin bakışları bana dönerken tek dikkatimi çeken Gökay'dı. Onun ne işi vardı evimin önünde?

"Maral?" Hepsi gerçekliğimi sorgular gibi bana bakarken gözümdeki gözlüğü saçlarımın arasına koydum. Gülümsedim usulca. "Sürpriz."

Tartışma bir anda unutulmuştu. Aral hızla yanıma gelip kollarını sıkıca bana sararken elimi beline koydum. Bu sıcaklığı özlemiştim. Kollarını benden çekip yanaklarıma öpücükler kondururken kıkırdadım. "Ben de seni özledim ufaklık." Dedim gülüşlerimin arasından. Geri bana sarılırken diğer iki abim bize yaklaştı. Aral kollarını çektiğinde Uraz abim sarılmıştı.

Başını boynuma gömdüğünde ensesindeki saçlarla hafifçe oynadım ve başımı yana çevirerek yanağına küçük bir buse kondurdum. "Meleğim." Dedi fısıltıyla. Bir kolumu ona sararken diğer elimle Ares'in elini tuttum. Avuç içimi öptü. "Sürprizlerden hoşlanmadığımı biliyorsun. Haber verseydin seni alırdım." Dedi. Omuz silktim. Canım böyle istemişti.

Uraz abim de benden ayrıldığında, "Neden tartışıyordunuz? Bir şey mi oldu?" Diye sordum. Abilerimin konuşmasına izin vermeden Gökay konuşmaya başladı. "Özel olarak konuşmamız gerekiyor." Dedi gözleri sadece gözlerimde dururken.

Kaybedilen ZamanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin